Sür Ruhunun Aşk Yanıklarını TenimeYılları bir mızrabın isyanına yükledim, Dokundum aşkın yüzyıllık tellerine Seni bekledim şu ömür hapishanesinde Kimi yırtık, kimi yamalı bir atlastı varlığın Bu sızılarla onarılmış sevda hapishanesinde Bekliyorum asırlardır saraylarıma gelmeni. Ertelenmiş bir film karesi yaşamak Elem kaynatıyor kazanlarda falcılar Yokluğunu müjdeler oldu hazanlar Dudağımdaki şaşkınlık nidasısın yar Yetmez güzelliğini anlatmaya yıllar Senli sözcüklerle notalar bile ağlar. Talanlanmış öyküler çöplüğünde bir adam Güneşin saçlarını okşuyor, dudağında ıslık Umut tohumları ekiyor sarı ovalara kadın Karanlık fahişe geceyle sevişmelerde Tenindeki yangını söndürüyor bir kız Sarmaşıklarca sarılıyor aşkın gövdesine. Kadehte aşk, karda kardelen, dudakta öpüş Uykular sürünüyor tenine yaşlı bir balıkçı Unutulmuş ayrılıkların şavkı pencerede Ölümler saklanıyor saatlerin girdabına Sızılı yüreğimin rampasında savaşlar Üşüyorum gölgemin mor saçağında. Sonu belirsiz yollar çorak düşlerimde Ul/aşılmaz bir ladesin izi parmağımda Saf/ir duygular inliyor derinliğimde Kendi ateşimde imlasız h/ar ömrüm D/üşüyorum gövdemin derinliğine Fısıltılı sessizlikle girsene düşlerime. Ben, kendi d/ağımın yankısına ürkek Aşk haykırıyor gövdemde günlerdir Ört biçare yalnızlığımın üzerini ört Bütün adresler s/ana çıkar anlasana Biçare içlenişlerle sızma yar içime Sür ruhunun aşk yanıklarını tenime. Bırak yakamı sevmeyeceksen bırak Terk et sensiz çürüyen duvarlarımı Ağlamam ardından zerre/m kadar Kırılmam gün karası gözlerin için Bırak silmeyi bulut hıçkırıklarımı Bir yağmur kaçağıyım kurut beni. Ser saçlarını yüreğimin patikalarına Ömürsüz içlenişle boğulayım sende Senli vakitler kazımış tanrı künyeme Gel aşkın odalarına asırlık gülüşlerle Mülteci başkaldırıların olsun dilinde Yorgun sarılışlarla sokul kimsesizliğime. Selahattin Yetgin |