Boynumu büküp,kalbimden seslenmeliyim!Bilmem ki nasıl inşiraha erişeceğim Dinmeyen şaşkınlığımla, hangi vecdin inhisarında inleyeceğim İhmal ettiklerim aklıma düştükçe, söyle şimdi ben nereye gizleneceğim Ruhumu teskin etmek için onun lisanını şehretmeyi, nefsime talim ettireceğim Ey Hak dedim ve fakat habersizdim Niyetin samimiyetinden, benliğimde yer eden lekelerden bezgindim Kim ne yapıyorsa, ben de yapmayı arzu ettim, hangi hesaba dikkat etmedim Ağlarken, umutlarım kanatlanırken ne kadar hafiftim, neden farkını fark etmedim Sanki nefsimin elinde bir esirdim Evet, aklım ve fikrim var diye kimi vakit öğünmeyi becerirdim Etrafımdakilere nazar ederdim, daha güçlü olmak adına nasıl ter dökerdim Fakat yanıldığımı an eb an gün geçtikçe ve ömür yumağı nihayete gelince inledim Niçin ben bu kadar habersizdim Hangi bedelin esaretinde, verilen bir ömür sermayesini tükettim Ne camiye gittim ve ne de secdenin feyziyle kendimden geçtim, nerdeydim Sanki kaobolan bir sabi gibiydim, çaresizlik ikliminde zemheriye ah edip yenildim Ruhum ne kadar kasfetin eşiğinde Kalbim hangi hevesin bekleyen lahzanın çehresinde ki nöbette Dökülen kanlar, hakir görülen yaratılanlar, talan edilen masum insanlar nerde Neden dertleriyle hemhal olmadım, kendi nefsimle bir ömür oyalandım ve kandım Yarabbi sen bilirsin, sahibimsin El açtıran, ruhumun yanıklığını duyan sensin, mağfiret edensin Rahmetinle her vakit bizimlesin, ne kadar nankör olsak ta sen yine affedersin Kapına geldik, mahcubiyetimizle seslendik, senin kulun olarak kimlere giderdik Mustafa CİLASUN |