Sarı Uçurtma
Sarıydı bulduğum naylon
Üç de çıta yalvar yakar aldığım marangozdan Uçurtması kopmuşlardan aldığım ipler Ve kuyruğu Okunmuş gazete kâğıdından Çocukluğumu ucuna bağlamışım Yarınlardan habersiz sallanıp durur Bazen direnir rüzgârlara Bazen taklalar atar çılgınca Gökyüzünde olduğunu unutur Ne açlık bilir ne tokluk Çocukça bir neşe süzülüşünde En kıymetli varlığım Yüreğimi taşırdım uçtukça nazlı nazlı Yüzüme yerleştirdiğim her gülüşümde Aşkı tanımadığım, ayrılığı bilmediğim zamandı Ne ihanetler vardı hayatımda ne gidişler Koşuşturmaktı sebepsiz her yerde Sadece bir dünyam vardı O da uçurtmam kadardı Gözlerde yıldızları görmemiştim Gülümsemelerin anlamını bilmezdim Sevmeye uzaktım sevilmek kadar Çocuktum Ne pencerede ne kapıda, yüreğimi beklemezdim Bedenim büyümüş şimdi Rüzgârların anlamı değişti artık Ya bir saç kokusu getirir uzaklardan Ya tutar yüreğimi uzaklara götürür Adı ayrılıktır meltemin üstelik her rüzgârlık Türküler türküydü o zamanlar, şarkılar şarkı Şimdi gözyaşlarım var her notasında Gel deyişlerinde tutuşup yanan benim Ne çabuk geçti zaman Sarı uçurtmanın ardında gülümseyen ben miydim Yine yapsam diyorum sarı bir uçurtma Koşsam ardından unutup dünyayı Bir yaramaz arı iğnesinden kaçsam uzaklara Ve ne olurdu tekrar yaşasam Uyanıkken gördüğüm o rüyayı Unutsam aynalara bakmayı Her gün ölüme biraz daha yaklaşmayı Hayatı sevmekten vazgeçmesem Ters akıtıp zamanı Ne olurdu başarsaydım bir ömür çocuk kalmayı Sadece bir dünyam vardı Hepsi hepsi uçurtmam kadardı… |