gül diye kokladığım...güneşin sıcaklığı düşer sineme sen diye aydınlatır yolumu ötelerde hayat verirsin yosunlasan yüreğe gülücüklerin ay ışığı gözlerimde sis bulutları dağılır güzlere inat düşen karlar erir sevdanın ateşinde ayazlar kaf dağı ardı uzaklığında sevda pınarları akar solan mevsimlerde ve ben turuncu laleler ülkesinde açarım sen diye gülüm... yıldızların kilitlendiği zamanlarım kırmızı karanfillerin gönlüme küstüğü anlar neşter vurulamayan kanamalı yaralarıma lokman hekim olduğun baykuşlu gecelerime hayatın renklerini gün begün söndürürken hiçliğimde geldiğin o günlerimi nasıl unuturum sevdasına yar olduğum gülüm... masallar alemini yaşatırken kimsesizliğime karartmalarıma aydınlığım oldun angut kuşu sadakatinda bağlanırken ölümcül sevdanın kollarına bıraktın beni ne güzlerin, ne de kışların soğuklarında yaşattın beni billur aşkının maviliğinde hayat bulurken ceylan gözlerinin sevecen bakışlarında erittin beni gül diye kokladığım gülüm!.. |