DELİLER DE SEVERLER
DELİLER DE SEVERLER
.......Yıın ilk karı düşünceye dek,yalınayak dolaşırdı.Çorak topraklar gibi,yarık-yarıktı tabanları.Kirli saçları, gür kaşlarının hizasından başlardı.Alnı yok denecek kadar dardı.Çarpık burnunun heriki yanındaki gözleri,azgın bir mandanınki gibi iri idi. .......Çoplükteki kağıt parçaları para,paslı demirler altın,ve camkırıkları ,paha biçilmez birer elmastılar ,bu kanlı gözlede.Memeleri,boynunun ikli yanından sarkıtılmış , bİrer yoğurt torbasını andırırdı.Allahtan aşka kimsesi yoktu ,aslında o bile pek dostu sayılmzdı ........ Altı ayı kış olan ,Çiğdemli köyünün " DELİ ANŞASIYDI." İişte o.. Köy ,yukarıdan itibaren gittikçe genişleyip derinleşene bir dere ’nin, iki yakasına yaman- mış, kerpiç duvarlı,dam bacalı ,yüz aneden ibaretti. Aşağıda dedemin değirmeni ,yukarısında da deli Anşanın evi vardı.Duvarları ,bir kaleninki gibi yüksekti.Yer kesiminden tahminen üç metre kadarı,yontulmuş kara taşlardan örülmüştü.Üst bölümü, arnavutkaldırimları gibi gayri muntazamdı.Çift kanatlı cümle kaprsı kocamandı,içerlikti,girişi daha çok bir dehlizi andırıyordu.Söve abir edilen yan kalaslarındaki oyuklarda ,bal ve eşek arılarının çeşidi vardı. ........ Rahmetli anam,Kuşkusuz bu köyün en merhametli insanıydı.Kara bir kazanda su ısıtır önüne oturtur ,bir evlat gibi yıkar ,açlarını tarar kuruturdu.Deliydi deli olmasına amai ,akıllılar kendilerine yapılan bir iyiliği ,bu denli beğeni ile karşlıyabilselerdi yaşam belki de daha yaşanılır ve de görkemli olurdu. ........ Delilerin kanlı gözlerinde tebessüm, beşiğinde yeni -yeni gülümseyen bir çocuğunki kadar güzel ,doğal ve de anlamlıdır.<Sadece anama öyle bakardı ...Çünkü bütün büyükler iğrenir, çocuklar alay eder ,arkasına kağıttan kuyruk takarlardı.Çoğu zaman duymazdan gelir, bazende ,hançeresi yırtılasıya bağırır, babalarının yüzlerine baka-baka ,ağızlarına küfrederdi. ........ Kış uykudemektir köylü için.Namaz vakitleri dışında,,köpekler kol gezer,rüzgar cirit atardı.Bir de işte o..Deli Anşa. Tipinin uğultusuna karışırdı kahkahaları. Arkasından da ,köpek ulumaları işitilirdi hep uzun..uzun.. ......... Buzlar yeni-yeni çözülmeye başlamıştı.Çiğdelmri,papatyaları getirecekti bahar bize.Ortalık iyiden ısınmıştış,mayıs ortasındaydık.Bir ikinci delii geldi köye hemde ansızın Ağzını açıp, "sen kimsin, nereden geldin" demeye hiç kimse , cesaret edemiyordu. adam , bir insan azmanıydı.Korku sempati yarattı kısa sürede.Başta muhtar ..imam olmak üzere ,köyün ileri gelen zalimleri bile acıyorlardı ,güya ona.. Gerçekten korkunçtu bu adam.Uzun,upuzun boyu,kürek gibi elleri vardı Sepet gibi kocaman bir baş,boyunsuz oturtulmuştu,omularının üstüne.Deli demeye dilleri varmıyordu da,"kara sevdalı" diyorlardı onun için.Varsın öyle olsunda ,yavuklusu kimdi..? onu da bir bilen yoktu ya. ......... Gelişinin ,birinci ayı dolmamıştı henüz.Bir gece horoz ötümüne yakın,Deli Anşanın evinden çıktığını görmüş ,topal Mahmut Bu dedikodunun üstünden ,üç gün yağmur yağdı aralıksız...mescitten sela veriliyordu.Birazdan namaza çağıracaktı güya köyün kendi si igibi müslüman olanlarını, sahtekar imam. Cırtlak sesi ,arka fonda kalıverdi birden. Bir başkasının sesi bastırıyordu çünkü. ......... - Onu siz öldürdünüz.. .......... - Ateşe vereceğim bu köyü.. ......... - Keseceğim hepinizi.. adam bağırmıyor ,böğürüyordu.Çocuklar analarının eteğine sinmiş,tüm erkişiler kapılarını kilitlemişlerdi.Etraf ,esrarlı bir sessizliğe bürünmüştü.Bir olay bekleniyordu kuşkusuz .. Güneş Karasudan yana kaydı,akşam yakındı.Bir süre sonra sokakta laşlı insan sesleri duyulur oldu. Dedemin arkaından ben de çıktım.Bütün köy ,kadınlı-erkekli ,Karasudan yana koşuyordu.Kalabalığın çevrelendiği yere, en son varanlar ara- aındaydık.Yanında yürüdüğüm adamın yaşı doksanından bir eksikti.Korkuylla harmanlanan heyecanım nefesimi zorluyordu. Oysa dedem, ocak başında kahvesini yudumlarcasına , sükunet içindeydi.Artık, feri kaçmiş büzük gözleri neleri görmüş,kıllı kulakları,kimbilir neleri işitmişti.O insan çebberinin ortalık yerine gördüğüm manzara ,tüler ürperticiydi.. .......... Deli anşa ,Karasuyun beş metre kadar beriinde ,sürtüstü cansız yatıyordu. Ölümünü gerçekleştiren urgan,boğazını sıkı-sıkıya sarmıştı.. ve üstüste üç dğüm atılmıştı Yüzü hafiften morarmış,dudakları şişmişti.Ağzı ,bu yüzden olacak ,sola çarpılmıştı. O kirli saçlarının,her zaman öne düşen perçemi ,yine aynı yerindeydi. Olayın, dikkade dğer yanı, Deli anşanın trajik sonu değildi.Uzun boylu bir adam yatıyordu yanında.onun gibi upuzun..ve sessiz.. ......... Bu adam,Anşasını sağ yanına aşmış,sağ kolunu kadının başışının altına uzatmıştı. Sol memesinin hemen altında, bir ekmek bıçağının ,diklemesine , sadece sapı görünüyordu. Jandarma geldi çok geçmeden.Cebinden deftere benzer birşey çıkardılar. Adının Selmam ..memleketininde Erzincan olduğunu öğrenebildik ancak ,tutanaklara geçerken. Deli anşanın da oradan geldiği biliniyordu. Çocuktum,aklım ermiyordu,bu iki delinin ,Karasuyun kıyısında sarmaş-dolaş yatışının nedenini ,nereden bilecektim... ...........ikisininde ,yaşarken olduğundan çok daha anlamlıydı yüzleri..Deli Anşanın çarpılmış ağzına rağmen... Fevzi Künüçen |
Delilerde de sever derken....deliler sevgiden delirirler...
Acıklı ve anlamlı bir eserdi paylaşılan...emeğinize sağlık dost...
Çok etkilendi yüreğim....tebriklerim değerli kaleme....
Selamlar esenlikler gönülden....saygılar ...