YANDIN OĞLUM İSA ! MARMARA ÇIRASI GİBİ !Şiirin hikayesini görmek için tıklayın *** Şiirlerinden ilham aldığım değerli şair Yusuf HAYALOĞLU’nu rahmetle anıyorum. Şairler kolay kolay yetişmiyor.***
Geçenlerde yolda rastladım, Komşumuzun oğlu İsa’ya... Hoş beş ettik, oralardan buralardan... Laf döndü dolaştı, evliliğe geldi. Pek dertliydi garibim, Kaşı gözü güzel deyip, Sonradan görme bir huysuzu, Kendisine yamamışlar... Başlık parası olarak da, dayalı döşeli bir daire, Onbeş tane de Mersin burması istemişler. İsa’nın eti budu ne? Aldığı kaç kuruş? Allah aşkına, zaten kendisi bir çocuk... Yalvarır gözlerle, “Abi “ dedi, “Ne yapayım,, çaresizim. Bir akıl ver de doğru yolu bulayım.” “Ulan “ dedim İsa’ya. "Bu istekler,adam bile vurdurur... Aklını kullanırsan, Çare sensin... Söyle bakalım bana, seviyor musun bu hatunu? Şimdi sorarsam işe yarar, Yoksa, yarın götürürler tabutunu, Ölmez de sağ kalırsan, Altın madeni bulmuş gibi sevinme. Bilmezsin sen, dır dır eder, Başının etini yer... Adı üstünde, kadın milleti. Takmaz hiç züriyeti, zilyeti. Kan kusturur, çektirir sana bu illeti. Tez yol yakınken ayrıl ! Dertlerinden bir an önce sıyrıl ! Alacaksan, bir çulsuzu al kendine, Sonradan görmelerle yuva kurulmaz, Kusura bakma ama, üç beş altın bileziğe, Kimse sana karılık yapmaz... Unutma! Kulağına küpe olsun sözlerim, Bu kadar, benim sana diyeceklerim. Dinlemezsen sözlerimi, Verirsin yuları eline, Boğulur gidersin, yağmurun seline... Ondan sonra da, lakabın olur “Deli İsa !” İster at kendini denize, göle. İster deli gibi türküler söyle, Saymazsan beni, bildiğin yoldan devam et... Karar senin, ya kendine acı, Ya da canına eziyet et! Büyüklerden mirastır, “Davul da vurur dengi dengine.” Diyeceğim şimdilik bu kadar, Haydi şimdi var git işine! “ Sanki o an zaman durdu, Derin bir sessizlik oldu, Yalvarır gözlerle bana baktı, İçimi asıl o zaman yaktı, Büktü boynunu, Sessizce, fakirhanesine yol aldı... Adım gibi bilirim,bundan böyle, Bizim İsa’ya sözlerim fayda etmeyecek. Gördüğü her yerde, bana diş bileyip, Bırak kapımın önünden geçmeyi, Selam bile vermeyecek... O an dedim içimden: Nasılsa, şimdiden göründü kuyunun dibi, “Yandın oğlum İsa ! Marmara çırası gibi... Vecdi Murat SOYDAN (Yaşanmamış Aşkların Şairi) 03/07/2011- Saat 02:45- Isparta SÖZLÜK : Marmara çırası gibi yakmak (yanmak) : “Perişan etmek, mahvetmek veya perişan olmak, mahvolmak.” Anlamlarına gelin bir deyimdir. ZÜRİYET : Soy, sop, zürriyet. ZİLYET : Sahibi kendisi olsun olmasın bir malı kullanmakta olan, elinde tutan kimse, eldeci. |
Komşumuzun oğlu İsa’ya.
Hoş beş ettik, oralardan buralardan.
Laf döndü dolaştı, evliliğe geldi.
Pek dertliydi garibim.
Kaşı gözü güzel deyip,
Sonradan görme bir huysuzu,
Kendisine yamamışlar.
Başlık parası olarak da, dayalı döşeli bir daire,
Onbeş tane de Mersin burması istemişler.
İsa’nın eti budu ne?
Aldığı kaç kuruş?
kutlarım harıka bır sıır..kutlarım..saygılar.