SEVDAZAN ve ŞİİRBundan yıllar önceydi, bir çile sokağında, Efkarımla yürürken kederlere karıştım. Yaşamaktan elimi çekeceğim bir anda, Azrail’i beklerken şiir ile tanıştım. İçimde meçhul bir ses, “çilene sarıl” dedi, Kapayıp gözlerimi hiçbir sebep sormadım. İstersen kaderine düşman ol, darıl dedi, Meçhule kulak verdim, öfkeleri yormadım. Bir kağıt parçasının en orta satırına, Derin bir nefes çekip, özlemimi işledim. Gönle figan düşüren sevdamın hatırına, El olup çekip giden sevgiliyi düşledim. Sonra aynalar geldi, karşıma dikildiler, Bana yansıyan bende, asi bir adam vardı. Ne kadar isyan varsa yanıma çekildiler, Bende duaya düşkün, sevdalı bir zan vardı. Ve yazmaya başladım, yaşamak gayesini, Her nefesin içinde bir büyük sebep buldum. Satırlara yüklerken hayatın payesini, Yasak meyveye giden Havva’ya Adem oldum. Yunus Emre misali sevgiyle kucak açıp, Karacaoğlan gibi sevdiceğe dil döktüm. Mevlana’ya özenip, nice günahtan kaçıp, Hakikat huzurunda haya ettim diz çöktüm. Bu topraklar uğruna şahadet edenlerin, Peşlerinden yürüdüm niyaz ile anarak. Sadakat ve iffetle yarine gidenlerin, Gölgelerinde durdum sevda ile yanarak. Bundan on beş yıl önce bir çile sokağında Umutsuzca yürürken dualara karıştım. Sevdalardan elimi çekeceğim bir anda, Sevdazan oldu gönlüm, kendim ile barıştım. Yaşamaktan elimi çekeceğim bir anda, Sevdazan oldu gönlüm, adım ile tanıştım. 06 Haziran 2011 / Ankara Mustafa Çelebi ÇETİNKAYA |