Otursana
Yüzünden düşen bin kalıntı
İbren hep en hafifte Çemberin daralan zamanlarında. Perşembenin ağrıyan tarafındayım Anılar ne anıcıklar doğuruyor yağız. Bir düğme daha çözmek lazım bunalan coşkularımdan. Düşüncelerim bile kırışıyor apacı. Hiçliğe çıkan çıkmaz bir nehir üstünden atlamak istediğim. Yalnızken bile gölgem devrik harflerin anlamsızlığında biri "kim o" desin. Kim o ? Kim ? Kim ? Geldin mi avuntu. avuntucuğum. gel. kim o sen miydin. otursana. otursana. bu nakaratlar ağır gelir sana bilirim. cepheden yeni geldim affet beni. ablukadaydım. çok savaştım çok. olmadı ama. olmadı avuntucuğum. otursana. yenildim. bu dağınıklığın sebebi de budur belki. dağınık sözcükler anlamlarından sızarken düşte açılan bir oyuğa sinsice gizlenen sığıntı imgeler. Ne diyordum ? Sancı okunduğu gibi yazılır. Pek tabii kanatır telaffuzu. Ki sen, teselli bile olamazsın uslanmaz kimsesizliğime. Kim o ? O Kim? Sen miydin ? Otursana... Oktay Coşar |