Okuduğunuz şiir 15.6.2011 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Dizelerimi nasırlı ellerinde uyuturum
yoksulluğu bilmek değil derdim/ içimdeki sensin kaç yıl bekledim ellerinin şiirini tekrar yazmak için
çocuk düşlerimi bedel diye verdim nasırlı ellerine düşmeden önce eylülün gölgesi üzerimize dizeler dizmiştim sendikanın şiir yarışmasına "emekçi çocuğuyum ben" demek suç mudur baba
ansızın gelen eylül zamanları halkların parsellendiği coğrafyalarda
anlatamadım kimseye derdimi en masum duygularımın (ya) saklısı kıyarken can süzümü şiirlere öğretmenim için titremedi mi
potansiyel suçluydu mahallemin çocukları bize yasaklıydı damıtmak duyguları okul çıkışlarında kesilirdi yolları
maviye koşarken katledilen umutlar -eti senin kemiği benim- dönemi haklıdır öğretmen/ beni kim anlar sustu şiire ruhum sahipsizce ağlarken …
sıcaklığını özlediğimde bağrının kürek aşınması dizlerin şimdilerde baston taşıyan nasır dolu ellerin gelir aklıma şafak sökmeden yola düşüşün güneş doğumlarına tanıklığın gelir hayatın yüzünü kazıyarak üç kuruşa ter artığı ömür tüketen işçiler bir de emekçiye düşman zihniyetler gelir şaşarım kinlerinin adı nedir
onur yoksunluğunu bilmedik ya senin borcun nasıl ödenir
kayıp şiirimin kahramanı babam ödenmemiş bir borcun nafakasıdır bu masal kötüler kazanırken bu dünyada kaybedeni olmadık biz hiçbir düşün
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bu şiirden önce pek çok şiirini dikkatle okudum. (son prova, isyanımam hüzün,dirim, s(öz) tozu) Bazı mısraların, bazı bölümlerin üzerinde düşündüm. Teknik bakımdan sağlam bir tarzın var. Buluş açısından da aynı şeyi düşünüyorum.
Slogan şiire yatkın olduğun anlaşılıyor şiirlerinden. Bu duyguların yoğunluğundandır; ancak bu tarz şiirde anlatımın çok güçlü olması lazım. Hani eskilerin 'tumturaklı' dedikleri cinsten. Bu gözle baktığım zaman pek çok yerde mısraların işlenmemiş, çala kalem yazılmış intibaı uyandırdığını gördüm. Şiir yazarken dikkat edilmesi gereken en önemli husus ahenkle birlikte yazılan mısranın şiiriyet taşıyıp taşımadığıdır. Sazı eline alırsın, tellere vurur perdelerde gezersin; ancak çıkan ses melodi midir, değil midir bunu iyi anlamak lazım. Şiirde de mısra bunun gibidir. Ahenk olabilir, fikir, duygu olabilir; ancak bunlar şiir kalitesinde midir, değil midir? İşte burada çok dikkatli olmak lazım.
çocuk düşlerimi bedel diye verdim nasırlı ellerine düşmeden önce eylülün gölgesi üzerimize dizeler dizmiştim sendikanın şiir yarışmasına "emekçi çocuğuyum ben" demek suç mudur baba
İlk iki mısraya bakalım. Birinci mısrayı geçelim; ikinci mısrayla biraz oynamak lazım geldiğini düşündüm. Mesela: Mısradaki 'diye' kelimesini atsak nasıl olur. Atınca anlam veya ahenk bozuluyor mu? Bozulmuyorsa orada durmasının da bir anlamı yoktur. Aynı mısrayı kelimelerin yerlerini değiştirmek suretiyle daha akıcı, daha vurucu hale getirebilir miyiz acaba?Kim bilir belki de getirebiliriz.
Şiir yazarken buna benzer bir takım çalışmalar yapmak bizi geliştirir. Mısraların uzun olması hem okuyucuyu yorar hem de hatırda kalması zorlaşır. Bu yüzden kısa mısralar üzerinde durmak, meramı en kısa, en veciz şekilde anlatmanın yolunu bulmalıyız.
Serbest şiirle genelde yıldızım barışmasa da ben de yazıyorum ara sıra.Bu şiirle yıldızım çok barışık,lakin O karışık biliyor.Öyle göstermişler öyle biliyor.Bildiğini çok güzel şiirleştirmiş kardeşimiz.Bu yeteneğini kutluyorum candan gönülden. Yazdıklarını birebir yaşamış o zamanların emekçi babası şimdilerin emekli dedesinin de yüreği yanıktır,ancak son günlerde içime serin sular aktığını hissediyorum.Emeği ve emekçiyi tekrar tebrik ederim.Vesselam.
"kötüler kazanırken bu dünyada kaybedeni olmadık biz hiçbir düşün"
bütünüyle begendim siirini emeklerine saglik!
eylül; dogruluk, dürüstlük, emek, adalet v.s icin yürgi carpanlari mahkum ederek takiyyecilerin yildizini parlatti malesef. kan durdu; kansizlik arti ve simdi kanda akiyor, kardeslik yerine kin büyütülüyor ve halk nedenini anlayamadan bön bön bakiyor adeta.
Emekçi hangi platform da olursa olsun potansiyel suclu...tek sermayesi onuru olan ....içim sızladı yüreğim hopa ya..ankara ya kot işcilerine ..tütün işçilerine ağladı...
bu şiir hepsine olsun..hepsi birer baba..hepsi birer ana olan elleri nasırlı yüreği mangal yüreği olanlara...
sevgili Gülenaz keşke tüm yürekler yürek gözlerinde ki at gözlüklerini cıkarıp atabilselerdi o zaman... işte o zaman işte dünya yaşanası olabilir di.. sevgiler
kazanmak nedir ki, kötü bildiğimiz bu dünyada; yada hatırlanmak..
ne din ayırdık, ne de dillerine sövdük yaşamların eş bildik, dost saydık yüzümüze gülenleri anladım; han aynı, zaman farklı, değişen bir an bile yok / tarlamızda çakıl taşı, bereketsiz topraklar çoğalıyor. sırtımızdan vurmuşlardı yıkılmamıştık oysa biz, mavi gökyüzüne nasıl da inanmıştık / bu alem ana rahmi gibi zifiri karanlık, kuru ekmeği rüzgar bile süpürürken düşlerinizde hani nerede şimdi “o” hiç toz kondurmadığınız insanlık..
Ulvi duygularınla sen bin yaşa Şaire! Emek en yüce değer, ülkedeyse at sırtında eğer, biner üstüne emekçinin, ayağı yerden kesilir, elleri göğe değer!!!
15-16 Haziran; günün anlamına yakışan şiirin günün şiiri olması şaşırtmadı beni. Kutlarım bir kez daha emekçi babanın, şiir emekçisi kızını ve direngen yüreğini.
Bu şiirden önce pek çok şiirini dikkatle okudum. (son prova, isyanımam hüzün,dirim, s(öz) tozu) Bazı mısraların, bazı bölümlerin üzerinde düşündüm. Teknik bakımdan sağlam bir tarzın var. Buluş açısından da aynı şeyi düşünüyorum.
Slogan şiire yatkın olduğun anlaşılıyor şiirlerinden. Bu duyguların yoğunluğundandır; ancak bu tarz şiirde anlatımın çok güçlü olması lazım. Hani eskilerin 'tumturaklı' dedikleri cinsten. Bu gözle baktığım zaman pek çok yerde mısraların işlenmemiş, çala kalem yazılmış intibaı uyandırdığını gördüm. Şiir yazarken dikkat edilmesi gereken en önemli husus ahenkle birlikte yazılan mısranın şiiriyet taşıyıp taşımadığıdır. Sazı eline alırsın, tellere vurur perdelerde gezersin; ancak çıkan ses melodi midir, değil midir bunu iyi anlamak lazım. Şiirde de mısra bunun gibidir. Ahenk olabilir, fikir, duygu olabilir; ancak bunlar şiir kalitesinde midir, değil midir? İşte burada çok dikkatli olmak lazım.
çocuk düşlerimi
bedel diye verdim nasırlı ellerine
düşmeden önce eylülün gölgesi üzerimize
dizeler dizmiştim sendikanın şiir yarışmasına
"emekçi çocuğuyum ben" demek
suç mudur baba
İlk iki mısraya bakalım. Birinci mısrayı geçelim; ikinci mısrayla biraz oynamak lazım geldiğini düşündüm. Mesela: Mısradaki 'diye' kelimesini atsak nasıl olur. Atınca anlam veya ahenk bozuluyor mu? Bozulmuyorsa orada durmasının da bir anlamı yoktur. Aynı mısrayı kelimelerin yerlerini değiştirmek suretiyle daha akıcı, daha vurucu hale getirebilir miyiz acaba?Kim bilir belki de getirebiliriz.
Şiir yazarken buna benzer bir takım çalışmalar yapmak bizi geliştirir. Mısraların uzun olması hem okuyucuyu yorar hem de hatırda kalması zorlaşır. Bu yüzden kısa mısralar üzerinde durmak, meramı en kısa, en veciz şekilde anlatmanın yolunu bulmalıyız.
Çok daha güzel şiirlerde buluşmak umuduyla..
Sevgi, saygı, selam ile...