Oyun Bozan
’sükût lehçesinde aç susuz bir mülteciyim şimdi’
yıldızlar vardı saçlarımda altında kaçak buseler ç’aldığın oyalı yazmamın uçlarında yakılan türkülerle gel vakit erken gel saçımda aklar sayılırken yağmurlar vardı gözlerimde dua’sına besmelesiz çıktığın irem bağlarımda soldurduğun güller aşkıyla gel vakit erken gel gözümde yaşlar dökülürken suskunluklar vardı sesimde kuytusunda çığlıklar büyüttüğün elifimin dimdik yalnızlığına topladığın sözlerinle gel vakit erken gel dillerim lâl olmamış çağırırken son/baharın titrek güneşine kapattığın perdelerin saçak altlarından süzülen elvân elvân hüzmelerle gel vakit erken gel son perdeye çeyrek kalmışken -aşk’ın bir gün/ahı tutar mı? sükûtla temizlenirken... bağrımda mahşerin atlıları tepişirken düşlerimde kırk yamalı kaftanımı sürüyen derviş bin gün/ahımı taşlarken gelme vakit geç gelme hayatın son perdesi oynarken //sandın ki ayrılıkla b’ölünülmezmiş... ’işte ben öldüm’// Seyran Tankuş |
sevgilerimle