Yorgunum’Maziye hiç değil, an’a kırgınım.’ -düğmesi olmalı zamanın ya basıp durdurmalı ya da iliklenip sımsıkı sarılmalı hayatın eteklerini toplayıp yaşamak denilen denizde yürümek lazım... kaç sıkı çorap giydirilmiş ayaklarıma çıkarmakla bitmiyor oysa ki annemin o ilk ördüğü çoraplar kalmalıydı ayaklarımda zaman bahara durduğunda çıkarıp baba ocağının tüttüğü topraklara basmak için günün peçesini kaldırıp bu nâmahrem hayatı yaşamak lazım... tüm elmacık kemikleri kızıla boyanmış yunmakla çıkmıyor oysa ki annemin o ilk kestiği perçemler kalmalıydı alnımda zaman mürekkebe bulandığında ağır romana yazılanları bir çocuk masumiyetinde yaşamak için hüznün duvağını açıp gamzelerden bir gülüş çalmak lazım... ne çok sitem kazınmış çehreme gölgeleri gitmiyor oysa ki annemin o ilk çizdiği mutluluk kalmalıydı bakışlarımda zaman sarıya çaldığında gözlerimin sağanağında yeşeren bir umuda tutunmak için çalıntı hikayeleri silip yeni bir sayfa açmak lazım... cümle kuşlarım vurulmuş s/özümden gam damlıyor oysa ki annemin o ilk anlattığı masallar kalmalıydı anılarımda zamanın tutanağında üstü karalanmış sorgularımı temize çekmek için suskuları susturup tiz bir sesle bağırmak lazım... nefesim boğazımda düğümlü son bir ahh için çözülmüyor oysa ki annemin o ilk söylediği ninniler kalmalıydı kulaklarımda zaman beşiğimi salladığında kör bir bezirganın sağır pazarlığında sekiz arşın beyazla akdimi bozmak için ya toparlanıp gitmek ya da sil baştan sormak lazım... oysa ki hayat uzun ve kıs(s)a yorgunum... Seyran Tankuş |
ve bu en iyi örnekti
deniz her kabardığında
kocaman bir liman oluverir annemin dizleri...
şiir üstü diye bir terim var mıydı ?
sevgiyle...
yasar çetinkaya tarafından 9/17/2011 6:03:04 PM zamanında düzenlenmiştir.