Asık Surat
Güzel bir sabahın intikamını alan bir gece
Meltemlerin buzkesip düştüğü yerdeyim Pencerem suskun Gülümsemelerin gibiyim Yokum Yokmuşum Dudaklarımdaki mutluluğu verdim avuçlarına Bu gece yıktım, yaktım mehtabı Çok zormuş yokluğun Kimsesizliğim çıktı yine köşelerden Hüznümle başbaşayım Sakın beni sensiz bırakma Bir daha ağlamayayım Bu yürek küskündü sevmeye Yeminliydi, bir daha okumayacaktı sevdayı Yazmayacaktı Ateş düşecekti gözyaşlarıma karışık mısralarıma Her harf hasret kokacak Hasret damlayacaktı Haftanın her şafağını ayrılıkla tutuşturacaktım Her gecesi bulacaktım karanlıkların içinden sevgiyi Yüreğinden, tam yüreğinden vuracaktım Umutları katledecekti, etti de uzun bir süre beynim Bir kez filizlenmeye görsün Tutup en karanlık hücreye koyacaktım Bak yine hayata döndü mısralarım Hayat diyordum hiç de uzun değil Beklemeyecek, beklenmeyecek, bekletmeyecek kadar, Üzmeyecek, üzülmeyecek kadar kısa Ne gerek var gözleri ağlatmaya Bir kere geldik nasılsa Nasılsa bir kere geldik Sevmek yalan, sevilmek hücceten yalan diyordum Bir gecenin yanıklarındayım şimdi, yoksun Yanıyorum, her hücrem seni istiyor Okyanusları döksem de sönmez alevim Kendi közlerimi üfleyen bir garip rüzgârım şimdi Çıkardım yamalıklı bohçalardan Hatıralarıma astım yine asık suratımı Gelmeni bekliyorum dün gibi, yarın gibi |