Bir Cumartesi Öğleninde Yakmıştınız Sigaramı
Bir cumartesi öğleninde karşılaşmıştık ilk defa,
Ilık bir merhabaydı ellerinizden ellerime ilişen. Önce duraksadık beraberce ; Aynı gün doğumluydu sanki kaderim,avuç içinizin çizgileriyle. Sizi daha önce tanıdığıma yemin edebilirdim, Ancak,gözleriniz efendim,gözleriniz ; Tanıdığımın aksine epey ’yaşlanmış’, Öykü bırakıyor kahramanından habersiz, Bakışlarınızın teğet geçtiği sokaklarda. Hiç sebep yokken, Yanaklarınızdan intihar ediyor söyleyemedikleriniz. Sebebi,sol cebinizde defalarca kırışmış o mesut fotoğraf olsa gerek, Ama ağır cezası var süresiz çaldığınız için aynı anda bir kalbi, Mesut fotoğraf karesindeki çoğul gülüşle. Elinizdeki yaralar tanıdık, Değilse ; aynı ilkbahardan zimmetli,topladığımız madımaklar. Bir cumartesi öğleninde susmuştık beraberce. Laciverti işsiz bırakan gökkuşağı altında, Birlikte yudumlamıştık çayın acı demini. Sağınızda duran şekerliği uzattınız az sonra ; "Bir gün evvel tuzu da kestim", Teşekkür ederim. Tavsiye verdiniz ; "Çay kaşığından çok,göz kararından az", Bir şeycik yapmazdı. Öyle demeyin ; Göz kararı yetmiyor, Kirpiklerinizin tuza olan sevdasını,’basit bir gözyaşı’ olarak tanımlamaya. Kısa bir öğlen geçmişti o cumartesinden. Değilse ; çok kere gece yaşandı, Perdelerin sıkı sıkıya örtüldüğü o öğlen vakitleri. Şimdi bir kağıt dolusu kelime, Haznenizden gözlerime hediye edilen. Mektup diyerek geçiştirmişsiniz postacıya, Adres kısmına ayak basılmamış, Okundukça el yazısının acı verdiği kağıtlarda nesirleştirmişsiniz, Edebiyatın loş ışıklı zulümlerini Ve ardından o mesut fotoğraf ; Çok kerelerce vedası yapılmış duvardan inen çerçevelerden, Arkasına,"Eski karım" çizili çekimser harflerle. Sağınızdaki oğlunuz mu? Değilse,tamamen tesadüf olacak; Yetim bırakışımız bir çocuğu, Aynı fotoğraf karesinde. 20.5.11 / Beyoğlu |