SON ÇIĞLIKgün düşer gözlerimin şafağına bir turna havalanır dağların yamacından su uyur bulut küser gök çatlar bugün ölebilirim... akordu bozuk telleri kırık ruhumun ince bir sızıda yüreğimin eşkin adımları karanlık odada mum ışığı, kendine yabancı gözlerim titrek gölgelerden ürken gönlüme hüznün gergefini işleyen serçe kuşları en çok sizleri özleyeceğim / elbet kuruyan dallardaki titrek hayalleriniz kalacak çürümüş göz çukurlarımda... ufalana ufalana parçalanırken varlığım içimdeki kızıl akşamları söndürmekte yorgun bir karınca üzgünüm / hüsn-ü kederim geçtiğim bataklıklarda bu son pusuya yatışın artık zülf- ü yâre dokunmaz perçemlerin ey ! sevdasına yandığım oy cilvesine kandığım hayat ! buraya kadarmış sol yanımın sızısı bir zamanlar lotus çiçeği gibi saf, kutup yıldızı kadar parlaktı aşk artık sönmüş küllerimden kıvılcım sıçratmak hayal olur… ensemde uçarı rüzgârın nefesi deniz dalgası saçlarımın son vuruşu tenimin kıyılarına heyhat ! bu son basamak boşuna direnişi nasır dikeni adımlarımın son kanayışı son akışı ateş çağlayanlarının yanağıma süzülen… şimdi yasemen kokulu bir öpücük kondurmalı sırtındaki onca yüke rağmen dimdik duran şarab-i dünyaya tüm çiçek böcek kelebeklere... hatta gökyüzündeki bulutlara gülümsemeli son çığlık yükselmeli arşa vurulurken beyaz boyunlu bir martı kabarmalı öfkesinden mavilikler su yürümeli toprak üzerimi örtmeli ve en sevdiğim ağaç salkım söğüt “sen uğurlamalısın beni”... son sefere… ayşe uçar 23 /05 / 2011 |
yüreğinize sağlık ablacım