gözlerin ki " cansuyum "mavi koynunda can verecek kalemim özlemindeki yâr parmak uçlarıma bıraktım yüreğimi seni yazmaya yeltenen âşık Şems"imsin gece karası gözlerin ki cennetimin şavkı yüreğimden dile gelen satırların mekanı senli cümlelerim ki lâl bir kadının " şair " merdivenine çıkması velhasıl ben seni " sen " diye sevdim cancağızım başımı adadım yüreğin bana cennet dizlerinde kırıyorum senli cümlelerimin kalemini yaşam karesinde hayale dair bir tek kelimem olmadı ki benim yâr hiç bir zaman yeri yok yüreğimin sahillerinde şehr-i istanbul’um Yusuf` un düştüğü kör kuyuda nasırlı ellerimle özlem yanığı suyunu çektim akşamın dar vaktinde hicranın soğuk kurşunlarını öptüm sen diye lehçemde ki cümlelerim sıvadığım kalbim suskunluk safına örüyorum Azrail’in soğuk nefesli gecelerinde dudaklarıma sürdüğüm vuslat şarabını yüreğim maviliğinde kulaç atarken zamana ruhumun dibeğini eziyorum dövüyorum içimdeki küçük kızla Yeditepeye ektiğim umut tohumları elbette filizlenecek canözüm mesafeleri yakınlaştıran rüzigâr’ın avucundaki şems sıcaklığını sevdim cancağızım dilinde bir harf bir söz bir kelimeyim hicran ezip duruyor ruhumu sensizliğin sessizliğine beş geçen kanamalı saat de sen şehr-i İstanbul geceyi uyandırmaya niyetlenen bir kelebek oluyorum uyuyan kirpiklerin sessiz usulca yanına sokulup gelip yanına zenci kölelerinin aralarından kulağına "cancağızım " diye fısıldadım bir gece vakti yüreğimin sen kokan köşelerinde ben sana demleniyordum kekremsi bir çay kıvamında gözlerin ki " cansuyum " aşk kokan nağmeler duruluğundaki yâr yüreğim(n)e kapattım dizlerinin yumuşaklığına sarılıp vuslat gözyaşı çalmak akrep ve yelkovana yüreğini bana mesken açan cancağızım sana susuyorum attığım her adım sana dilime dolanan sevda türküleri her notada avuçlarında açan sevda çicekleri hüsnüyusuf mormenekşe kasımpatı papatya kokan senli cümlelerim ete kemiğe bürünen âşık iken şehr-i istanbul’un surlarına koyuluyorum şimdi. Şemsliğin kız kulesine seriyorum nem kokan duvarlarında ’bize’ ait izler soluklarken SultanAhmed’in dizlerine eğilip gözyaşlarım akarken Marmaraya dualarımı sarıp sarmaladığım cancağızım sensizliklik katransı dededen yadigar antik bir saat karaya bürünen oda geçmiş tarihle yetinmeye beş kala yüreğime yolladım sana can sızım ism-i nâzımını göz pınarlarımda yıkarken işte bir yudum sen.. bir yudum ben oldum ... zamanı durduran gece karası gözlerinde takvimleri çeviriyorum vuslat tarihine ayak uçlarımda zemzemim canımdan bir parça sel olup akıyorum gözbebeklerinden toprağa kör uçurumlar atlatırken yüreğim senli cümlelerim şaha kalkan bir ata bürünürken suskunluğumu kırıp nefesim nefesini solumaya koyuldu cancağızım sevda kokan şehr-i istanbul seni anlatan satırlar ben sendeyim cansuyum dokunduğun yüreğindeyim cancağızım gordion 23/05/2011 |