Hiçliğin ayak sesleri
Yeniden doğmak için “sen”
Her gün ölmek için “sen”siz kalmak Kafidir Gün ışığında deşifre yalnızlığım Hiç’liğin ayak sesleri Çınlıyor kulaklarımda Duraksamadan yürüyorum Çilekeş âma bir eda ile Avuçlarımda yüzüm Daralan gönlümde hüzün Unutma Herkes gibi Bir gün öleceğim Sözün bittiği yerde öksüz yalnızlığım Gün mü geçer? Caddeleri tenha sokakları kaybedilmiş Kaldırımları yıkılmış Issız bir şehirde Esarete ram duygularla Boynu bükük şairin Geçtikçe zaman daha bükük Gölgelere sığınan yolculuğumda Sonlanır yalnızlığım gelirsen Söner lambaları sokağın Eşsiz zaferler uğruna Gecenin koynuna düşen “kahramanlar” Unutulur ya Bilebilir misin? Titrerken soluğu şairin Dağarcığından kaç şiir sığdırır Kan damlayan zulasına Unutma beni Bir gün öleceğim diyorum ya Öylesine değil Bir dirhem aşka kendini satan Benî âdemleri seyrediyorum Adına sen diyerek bina ettiğim şehirde Tattığımda ölümü Muntazaman yazılmış mısralar Müsavi kalacak sonsuzluğa Koy beni âlî mekânına Sefil kimsesiz bî-mekânım Medet ey yar Ya gün doğmayan geceyi sonlandır Ya da yak gitsin ne varsa Göm beni Âlî mekanın en derinine Ölmek için Âlî mekânından başka yer varsa Söyle hadi söyle Orda öleyim M.Z. Resim:Nuri CAN Yorumları ile sayfama renk katan değerli şiir dostlarını saygı ile selamlıyorum. |
Şiirsellik ve akıcılık o kadar ustaca uygulanmış ki, insanın okudukça okuyası geliyor.
Şiirin geneline hakim olan duygu, hüzünle sarmaş dolaş ilerliyor ve okuyanı bamabaşka bir âleme sürüklüyor.
Seslendirme, şiirin gizemini aksettirecek kadar güzel. Özellikle fon müziği ile uyumunu sevdim ben.
Güne yakışmış bir çalışma.
Tebrik ediyorum Mustafa Ağabey,
Saygılarımla.