Güneşe Köprüm Rüzgarlara Türküm
zerre kadar
yalanım yok sevdiğim. nasıl anlatayım kendimi sana. ben öyle, allahıma,kitabıma dinime,imanıma diye yeminler bilmem diyeni de sevmem. tek bildiğim, sözüm özümden gelir özümü de sen bilirsin. karanlık gecelerimde yıldızlara bakarak deyil, düşlerimin derinliğinde bile seni düşündüğümü, senin aşkının aşkı için yürek yangınımı, onursuza,ite kopuğa şerefsize, namussuza boyun bükmeden bendeki öze, özde ki çeliğe su vererek, iki ağzı keskin bir bıçak olup, sana kavuşacağım a na kadar, beni tutkundan deyil sevginden, aşkının inanancından deyil varlığından, yoksun etme diyen yürek tutuşmamı da en iyi sen bilirsin. aldığım nefesin içtiğim suyun aşkına, sana ihanetim yok. tek doğrularımdan kaynaklanan yanlışım var. ben demedim hiç, biz dedim hep.lakin, bir tel akort tutmazsa ezgiye makam olmaz. makam tutturamadım. fırtına öncesi sessizliğinde, pusuda bekleyen acı hayata hazırlıksız yakalandım. ne idim ne oldum demedim ne olacağımı bilemedim. pusu karşısında arkaya saklanmadım. ayışığı kadar çıplak, güneş kadar gerçek, tek başıma tek yürek, korkmadan kaçmadan tek sana güvenerek, varlığını düşünerek aşkına inanarak, dik kafamla acı hayata, hayatın bir zenginliğidir, dediğimi de sen bilirsin. işte bu nedenle aşkım, ilk gözağrım sevdiğim, bilerek ihanetim, güneşe köprüm rüzgarlara türküm, seni düşünerek ölmek bile yetiyor bana, dediğimi de, bir tek SEN BİLİRSİN... Erol Semiz |