İsa'nın sancısı vuruyor Florya sahilinekalemi kırık bir şâir Meryeme bürünen bedenime bir dua asılı dudak kenarımda şehr-i İstanbul vakit gecenin gaz lambasıyla aydınlığına bırakıyor Kız kulesi yüreği bükülü saçı örgülü gözleri ki Züleyha yüzlü kız çocuğu kalemim vuslatın alfabesine dek harf harf döküyor eteğindeki 32 harfi maviliğinin lugatı yokluğunun yoksulluğumu ipinde sallandırmakta yitiriyor senli cümlelerimi dudaklarım Marmara sebillinde sen kokan tuzlu suda can suyum boş cümlelerimi gusletiyorum kırkikindi yağmurlarıyla şehr-i istanbul’a bakarken yitiriyorum kalemimi sözcüklerimi harf harf kuruyor vuslat filizleri boynu bükük beyaz duvaklı kağıt doğrulsa bi Emirgan laleleri şehr-i İstanbul eliyle kuruyor efsanevi aşkı vuslat coğrafyasında tambur üzerinde sevda türküleri çıkıyor usulca sokuluyorum sen kokan cümlelerime dilimsin cancağızım yüreğim senden başka bir mekan bilmeyen yâr dileniyorum vuslatın minberinde dili lâl bir kız cocuğu susuşları söz oluyor dua asılı dudak kenarlarında susuzluğum Marmara’nın avuçlarıma süzülüp dudaklarımda demlenen can suyum can özüm uçurum dibinde körelen zambak bozkır dudaklarımdan düşen yaralı kelebek kanat çırpmaya niyetli şehr-i istanbul’un vuslat yarınına senli cümlelerime şerh düşmekte gece yorgun düşen dudaklarım Kız kulesinde yakıyor her bir harf zerremi küllerinde doğuyor sem sessiz çığlığımı toprağa saklayan Haydarpaşa mavi tren istasyon sevdalarına giyiniyor sümbüle boyanan Ay’a eşlik eden ayaza çıplak ayaklarım çölleri düşüyor Musa’nın asasının kurak bozkırından fışkıran sevda çicekleri can suyum Şems’imsin elimde unutuğum gül her dem " sevdaya " şükreden yâr gülüşüm(n)le tazelenen şehr-i istanbul. tarih sayfalarındaki şehr-i istanbul yaşayamadıklarımın özüsün aşk meyhanemde kadehi doldurmuş sâki"msin gözlerim şemsliğe vuruken Yusuf yüzlü çocuklara tazeliğini bırakan aşk lügatına kat beni. lehçenle vur beni ıssız boylara savur en şiddetli ladosunla ıslak saçlarıma bırak ! Kız kulesi avuçlarında toplar beni ışığında şemsini bırak cancağızım vuslatın baş harfinde ism-i nâzımın yazgıma kaderime düşen zemzemim kalemime deli önlüğü giydirirken senli cümlelerimi yitiriyorum yavaş yavaş susuyorum harf harf İsa’nın sancısı vuruyor Florya sahiline feryat-ı figan ağıt ağıt Meryem’in avuçlarında Züleyha’nın gecesinde Yusuf gözlü sem yanıyor zamana susayarak mavi ufukta Boğaz anlamı sen lâllik Süleymani dağlanıyorum dirhem dirhem Leyla’nın tuzlu göz pınarlarında avuç avuç Mecnun’un bağrına niyetleniyorum Ferhat’ın yüreğinde bir soluklanıyorum Şirin’in örgülü saçlarında dinleniyorum elma ağacın gölgesinde şehr-i İstanbul’un deliverenleri vuslat tazeliğinde Şems’imsin bedenim gül-i râna denesi oluyor cansuyum cancağızım gordion 13/05/2011 |