nataşadün bir mektup aldım nataşa dan beni ganj a döktüklerini yazıyordu sarıydı diyor ganj pirinç tanesi bu sabah birden bire kızardı gülleri göğsümü sarınca uzak bahçelerin öksüz yüzü sarmaşık elleri banaras ta bir aşufte gözlerime hançer sapladı göz göze geldik bengal içinde sen bunu biliyordun ben bunu biliyordum ama nataşa nın hançer dilleri körfezin zil çalan eteklerinden içime işliyordu mektubu düşüyordu elimden sitarın telleri kırmızı ağlıyor sarıya çalıyor nehir boyunca kızlar ganj ın sarı gülüşleri bundandır benim içimden bir nataşa geçiyor upuzun boylu allı yeşil çingene bir nataşa geçiyor girdaplarında boğulduğum hala bir nehir akıyor koynumda ganj mı desem telli duvaklı hızmalı gelin kızılırmak yavrusu ve hala çıkmıyor yatağımdan kokusu elim varmıyor yerdeki mektubuna nevzat kırkpınar 04 / 70 |