Yaralı Bir Gül DüştüŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir kaç gün önce bestekâr Ferhat Sarmusak’ın yönettiği bir TSM konserini izledim.Solo yapma sırası Ahmet Atay adlı soliste geldiğinde; sunucu, bestesi Yesari Asım Arsoy, güftesi Hilmi Özeren’e ait " Zamanla belki geçer bu aşk da hicran da" adlı şarkıyı anons ettikten sonra, "solist aramızda değil. Geçen yıl konserde bu şarkıyı okuduktan bir kaç saat sonra, geçirdiği bir kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı.Şimdi sinevizyon göstermi eşliğinde sesini banttan vereceğiz." diyerek hepimizi bir hüzün deryasına attı.
Bir yandan gürül gürül bir sesle şarkı, bir yandan da, perdede solistin görüntüleri akıp gidiyordu.Şarkı, bittiğinde perdeye bir gül resmi düştü.Gül mü yaralıydı, ben mi yaralandım.Bilmiyorum ancak her kes göz yaşı dökerken görüntüde kalan gülün kanadığını hissettim. Ailesiyle henüz paylaşmadığım şirimi, sizinle paylaşıyorum.Saygılarımla..
Yaralı Bir Gül Düştü
Daha bahar bitmedi, henüz vakit çok erken Ayrılığın; kalbimi bir hançer gibi deşti Alev alan bağrıma bir damla su isterken İçimdeki yangına, yaralı bir gül düştü Ne ben sevmeye doydum; ne de, sen bıktın benden Artık ne dostum kaldı, ne anlayan var halden Kapandı tüm kapılar, bir şey gelmiyor elden Gün doğmayan bahtıma karalı bir tül düştü Gözümde yaş tükendi; inim inim inledim Bıraktığın sesini gecelerce dinledim Göklere kucak açıp hep merhamet diledim Yandı ellerim yandı, avucuma kül düştü Görünmez bir diyardan, bizleri izliyorsun Nefes nefes dinleyip an be an gözlüyorsun Beki de bizi bizden daha çok özlüyorsun Neyleyim ki payıma kırık bir gönül düştü |