benliğim taş plakların notasız enstrümanındaŞems şark’a yönelip eteğini toplarken en dar vakitte Gülhane parkında oturup senli cümleler sarmalıyor ruhumu. gül kurusu yağmurlar kopardı küçük kızın dudaklarından masumluğu faili meçhul cinayetin tek tanığı gece rüzigârla cilveleşirken perdeler hiçliğim benliğim taş plakların notasız enstrümanında şehr-i İstanbul kıldan ince gömleği üzerine geçirirken hicranın gölgelerinde maviliğini aradım boylu boyuna uzandıgım selâ da musalladaki küçük kızın saçlarında aradım ruhumu yalpalayan Eminönü sahilini hükümsüz adreslerde guslettim Züleyhayı Yusuf’un kuyularında bir mezar kazdım gece karası gözlerini sordum sevda çiçeklerine seni sordum takvim yekparelerinin sarı yapraklarına sensiz gece eflatun dolunay kırmızılığım harfleşip Azraile ölümüne susamakta şehr-i İstanbul’un sen kokan gölgesi gecenin ince eleğinde Marmara avuçlarıma dolup taşmış tuzlu suyu İstanbul"un dudaklarında yağmur tel tel toprağı süzerken ılık bir meltem kulaklarına senli cümlelerimi zikretmeye geliyor cancağızım hayat siyah- beyaz bir film ve yazgım ıslak avuç içlerine serilmiş can sızım hasretin bağrında İstanbul senli cümlelerimi bırak avaz avaz bağırıyor Marmara’nın durgun suyu kalabalık İstiklâlden elini eteğini çektiğinde maviliğine büründüm bir solukluk nefesim bile gece karası gözlerini buram buram içime çekti ıslak kirpiklerimi sevda çicekleri kokan parmakların siliyor cancağızım vuslat filizlerini dudak kenarlarında sakladım iyi bak emi onlara can sızım gordion 03/05/2011 |
emeğine sağlık saygımla
karan