Dûa...
İşte oradaydım...
Zamanın ve mekanın tam da o an ve o noktasında... Kuru dalları ve sisiyle ne ihtişamlı bir andı ama... Yalnızdım ve şahit oldum o kasvetli ana... Çok mutluydum o anda... Tek başımaydım ormanda... Huzurla dolu bir kasvetti hissettiğim, Nedensizce ve özensizce, Basıverdim deklanşörüme birdenbire... Zamanı durdurmuştum objektifimde... ve devam ettim yoluma... Ormanlarda yalnızlıktan yakınırdım... Geçte olsa anladım sonunda, Meğer bu bir hediyeymiş aslında bana... En sonunda anladım ya, gerisi önemsizdi artık aslında... Yalnızlık bir nimetmiş Rabbimden bana, tüm şükürlerimse hep O’na... Yaşıyorum ve yaşadım ya, Bana yeter aslında... Şu an alsan beni yanına, Gelsem gülümseyerek yoluna, Hiçbirşeyi eksik hissetmeyeceğim, Söz veriyorum sana... Mutluluk yalnızlıkta imiş aslında... Yalnızken çok daha yakınım sana... Lütfen kabul et, Mısralarımın hepsi birer dûa, Haddimi belki aşıyor olsam da, Yine de tüm samimiyetimle gönderiyorum sana... İtiraf ediyorum, dûa edemezdim ben sana, Anladım ki tek bir saniyem geçmiyordu dûasız aslında... Aslında aşık mışım her daim ben O’na, Tüm manaların yaratıcısına... Dûa edemiyordum ben sana, Çünkü her anım olmalıydı aslında bir dûa... Sonunda anladım ya, tüm yaratılmışların en mutlusuyum şu anda... Şimdi sorsalar bana, Senden mutlusu var mı dünya da, Gülümseyeceğim bu soruyu soranlara... Benden mutlusu yok bu dünya da, ve hiçbir zaman da olmayacakmış gibi aslında... Lütfen kızmasınlar bana, bu hadsiz ukalalığıma, Dilerim tüm insanlığa, Benden fazla mutluluk ve dûa... |