SON KERVANSON KERVAN Geciktin ey kalbim çoktan yürüdü kervan Beraberinde yüzü benli utangaç sevdan Kafile uğrayarak Hindukuş’tan Kaf Dağı’ndan Akşam çayını içerek Zümrüdü Anka’dan Saklanarak akbaba denen sinsi beladan Yol bularak Süleyman’ın karıncasından Ağırlanarak Halil İbrahim sofrasından Mest olarak hacı leyleklerin raksından Helallik alarak Müjdeci Bahira’dan Buharlaşarak Azize Meryem’in gözyaşlarından Yankılanarak tüm dualar yedi semadan Son girişler yapıldı sırrı büyük aynadan Rüyalara hakikat mührünün vurulduğu divandan Savrulmakta kelimeler dört bir koldan Gelme! Gelme! Dönüşü yok seyyahların koyulduğu bu yoldan Bilmektesin! Aşk uğruna gitmişlerdi! Bir Sağ’dan bir Sol’dan Belli ki kaderleri yazılıydı ta öncesinde on bin yıldan Nedendir be gönül eyledin kendine hicran Hislerin cellât olup kamçılasın ruhunu her an İkametgâhına dönüşsün Yedi Kule’deki zindan Çekildiğin inzivada sönsün arzuların, olmasın derman Misafirliğin bulsun yarım asır zaman Elbet terbiye eder yüreğini günün birinde, aşkı sunan Çıktığındaysa asaya tutunur senden kaybolan Vazgeçsen de seferden olursun ateşle yanan Tutuşunca düşlerinin biriktirdiği harman Ve âşıklar diyarına tütersin duman duman Anla artık! Sana ait değildir yitirdiğin canan Takılmış koluna edindiği yeni hayran Eh! Yakışır sana beklemek Azrail’i an be an Sabret! Vakti gelince okunur, sana özel o ferman Bilete de gerek yok! Ömrün tek beleş seyahati omuzlarda taşınan Üzülme! Seni teselli edecekmiş çamlar, şu mezarlıkta duran. Seyyah Sincap |