Mutluluk
Bu dudaklar benim mi tebessüm eden
Düne kadar hüzünlere takılırdı kımıldanışları Bulutları taşırdı gözlerinde Besbelli bir şey oldu, bir şeyler kalktı omuzlarından Ne güzel kahkahalarının gökyüzünde yıldızlanışları Baharı ilk gören çiçekler gibi yüreğim Her hücresinde bir keyif var Hayret şey düne kadar başını yosunlu kayalara vururdu Bu gün sahili okşuyor nedense O hırçın, o üzgün, o kahretmiş dalgalar Şeytan mı göründü acep, çağırdığı mı Hangi doğru yolun sapaklarına dikildi levhalar Hangi masum yürek hız sınırını aştı Ve karlı, eski bir dağın Ateş püsküren en tepesine ulaştı Bir zafer çığlığı duyuyorum haykırılmamış Zincirlenmiş kürek mahkûmuna verilen azil beraatı Bir yelkenli kendi rotasında engelsiz Mehtapla güneşin buluştuğu an Ve ekolu seslerin en yükseği yine sessiz Mutluluk bu olsa gerek Bir yanağı kondurmak gül yaprağına Papatya yaprağını artık koparmamak fal için Yırtıp atmak bencilliği Bir saç telinin bahar kokusuna Geceye düşen kar tanelerinin ışığı ruhumda Hatıralarımın her köşesine sığdırdığım dünlerin hepsi küçücükler Gülümsemeyi beceremeyen kibar bir dudağın okşayıcı meltemi Hep var ol rüyalarımın beyaz kanatlısı Sen hep var ol ey peri |