şikayetim vakti ikindiden
sığ kıyılardan
firarda melal yabanıl sözlerden azade ay, havuza düş ne olur bu gece… belki de İsa’nın soyundan geliyordu üstelik ne bir suç ne de imkânsızdı bence bu onulmaz yaralarım turuncuya çalan kavgalarım var ağzını göğe doğru açsa keder bir kurt ulur derbeder ey cümle sebebin mucidi soğuk şikayetlerce közü kırılmış alevlerce gül kalemimden dökülen arazımı Sen’le dinecekmiş bil gri peçesini örttüğünde yosmadan yosma bir şehir ben kalırım buralarda dokunuşları parmak uçlarımın utanarak lacivert korulardan avuç içlerine sığınır sen susarsın usta bir edayla ben konuşurum acemice yarım kalmaktadır oysa esaretim ikindilerden kaçamak sahillerde |