LaylaBilir misin Layla... Bizim oralarda sedir ağaçları vardır Güveldekleri vardır... Ve kozalıkları vardır... Bu ağaç narin bir yapıdadır Senin gibi... Ve güveldeklerin hobilikleri olur Layla... Zamanı gelince koparlar güveldeklerden... Ağacın dallarına tutunmaya çalışarak, Düşer aşağı Layla... Bu hobilik benim layla bırakma beni... Bırakma Layla.. Hikaye anlatayım sana.. Pek konuşmam ama püren kokusundan bahsederim... Bahçemdeki iri güllerden... Bülbülüm yok ama Arıları anlatırım sana... Renga renk güllere söylediği şarkılardan bahsederim. Layla ben korkuyorum. Senliliğe alıştım ben... Bırakma ellerimi... Kutup soğukluğuna dönüşmesin ellerim... Ellerin belki bir şeyler anlatırlar bana... Dokunamadığım/kıyamadığım senden... Layla kırkikindi yağışlarından bahsederim sana... Ansızın başlayan sağnaklardan.. Gök gürültüsünden bahsederim Layla... Gitme Layla.. Ben şimseklerden korkarım... Ayrılık kadar korkutucudur onlar... Genellikle yüksek baba yiğit ağaçlara düşerler... Yakarlar onları Orman yangınlarına neden olurlar... Yakarlar ortalığı, tıpkı ayrılıgın yaktığı gibi. Gitme Layla... Sana andız ağaçlarından bahsederim. Onun tohumu 7 yılda filizlenir layla... Ve çıktığında dağ keçileri yemezse... Ben seni zor buldum Layla... Tıpkı Andız ağaçları gibi... Layla ben suskunum gitme. Sana Pıtık ağaçlarından da bahsederim... Boyları kısacıktır... Kırmızı kırmızı tohumları vardır. Karlı gecelerde, tavsanlar bu tohumları yerler... Ve bu ağacın içine sığınırlar layla... Avcılardan bu ağaçlar sayesinde kurtulurlar... İşte ayrılık denen avcıdan sana sığınarak kurtuluyorum. Sen saklıyorsun beni ondan. Layla gitme... Beraber çay içelim... Ama sen çayı sevmezsin Layla... Seninle kivi içelim... Çok seversin sen onu... Layla bahçemizde kivi ağaçlar yetiştirelim. Ama bu iklimde yetismez Layla.. O okyanusal iklimi sever. Hep yağmur ister Layla... Soğuğu sevmez Layla... İşte bu kivi sensin Layla... Sana bu Akdeniz ikliminde, Okyanusal iklim olurum... Seni sevda yağmurlarıyla sularım.. Ayrılık denen soğukluğu, yaşatmam sana... Gitme Layla... Korkarım ben... Ben konuşamam ama sana çam ağaçlarından bahsederim... Çam ağaçları ışkınlamaz Layla... İşte ben o ağaçlar gibiyim. Bende başka güzellerin yüreğinde ışkınlamam,filizlenemem... Layla suskunumdur aslında... Senin için konuşurum Layla... Bizim bahçelerde çiçekler açar... Çok güzeldirler... Güzel kokuları vardır... Koparınca ölürler... Layla benim gönül bahçemde sen varsın... Ama sensizliğinle ben ölürüm Layla... Bir bahçıvan gibi budaklarını kesemem... Özgürce büyümen gerek Layla... Bahçemde renkli renkli kelebekler uçarlar... Kovalamaç oynarlar birbirleriyle... Çiçeklere konarlar... O narin kanadını açıp kaparlar... Doya doya yaşarlar hayatı Layla, çok kısada olsa... Ben çoçukluğumda kelebek yakaladım... Tek amacım sevmekti Ama o tek çırpınışta ellerimde can verdi... Çok suçlandım Layla... Tek gayem sevmekti O öldü Layla... Yaşamadı ellerimde... İşte Layla sen kelebek gibisin... Sevsem de dokunamam sana... Yine amaç aynı... Tek gayem sevmek layla... Ama o kelebek gibi ölme layla... Bu defa dayanamam buna.. Bizim bahçede birde küçük dere vardır... Kar sularıyla beslenir... Yaz ortasında kuruyu verir... İşte o zaman bahçenin rengi değişir layla... O capcanlı doğa yok olur... Sararır ne varsa... İşte Layla, bu dere gibi olma gönül bahçemde... Sararmasın yapraklarım Hiç kuruma yüreğimde Layla... Dere demişken aklıma geldi. Zaman o dere misali akıp gidiyordu... Ve bir ’kelebek ömrü’ kadar kalmıştı hayatım. Gitme Layla kal yanımda... Bak suskunluğumu bozdum... Layla üşürüm ben... Buranın kışları çok çetin... Kışları karlar yağar Rüzgar hüküm sürer buralarda.. Ve bana bir şeyler söyler tahta aralıklarından... Bana düşmanı gibi muamele yapar Ve o küçük kar tanelerini önüne katar Bir oraya bir buraya sürükler onları... Kuytu yerler kızınca rüzgara bırakır kartanelerini. Layla gel işte... Beni bu ayrılık kartaneleri gibi bir oraya bir buraya sürükler durur Gitme Layla Kuytu yerim ol... Kız şu ayrılığa... Bırakma Layla çok korkuyorum. Layla bizim oralarda mezda ağaçları vardır... Onların hozarlaklarında sakızlar olur... Avcılar kuş avlarlar... Karatavuk, Çırrık,Zubban,Pırnaka ... Bazen o kuşlar yaralı kaçarlar... İşte bu kuşlar ağlayarak, o mezda sakızından sürerler yaralarına... Ve kanama durur... Yaralar kısa zamanda iyileşir.. Layla bırakma beni... Ayrılık denen avcılara... Vururlar beni... O kuşlar gibi kim olacak yarama merhem... Gitme Layla.. Bırakma beni... Yaralıyım,yaram ağır ölürüm... İşte o Mezda sakızı gibi sakızım ol.. iyileşsin yaralarım... Bırakma beni Layla... Gitme... Layla gitme bırakma beni.. Anlatacak çok şeyim var... Kışın suskunluğu üzerimde. Susmam artık Layla anlatırım sana. Gitme Layla bırakma beni Portakal ağaçlarından bahsederim sana O ağaçlar beyaz çiçekler açarlar.. Soğuktan korkarlar Layla.. Tıpkı benim gibi. Yanlızlıktan korktuğum gibi... Kal yanımda Layla. Gitme bırakma beni böyle... Nar ağaçları çiçek açışı farklı buralarda... İlkbaharda açmazlar Layla.. Sen nar çiceği gibi ol.. Zamansızda olsa aç yüreğimde... Sun gönlüme sevgini... Layla nar ağaçların dikenleri de vardır.. Bizimde hatalarımız olduğu gibi... Layla karayılan vardır bizim orada. Oldukça zararsızdırlar... Kırmızıyı çok sever bu yılan Layla... Görünce dayanamaz. Sevgilisi sanır Layla... Çünkü sevdiğini bogazının altında, kırmızılık vardır layla... Nar çiçekleri zamanı çiftleşme mevsimidir onlar için... Görsen... Saatlerce birlikte sevgilisiyle zaman geçirirler... Gözleri sevgilisinden başkasını görmez Layla... Yanına varsan bile... Düşmanı olsan bile... Ve sevdiklerine çok sadıktırlar... Ölümde de kalımda da yanında dırlar... Yılandan korkarım Layla. O da soğuktur... Ve bir gün bir karayılan öldürdüm... Belki çok masumdu... Ama öldürdüm layla... Sevgilisi yılanın başından ayrılmadı... Öldürürken, gözlerinde resmimim kalmış Layla... Sevgilisi beni buldu... Gece gündüz takip etti beni... Kan davası vardı aramızda... Ben böyle olmasını istemezdim Layla.. .Ama o karayılan karşıma çıktı, bana birşey anlatmak istiyordu sanki... Kuşlar gibi ses çıkardı... Can bu ya bağıra bildiğimce bağardım Babam vurdu o yılanı Layla... Öldü... Ama hala aklımda... Dün gibi bu gün gibi... Layla seninle tanıştığımda, pembe bir kazağın vardı üzerinde. Ben pembeyi severim bu yüzden... Pembe giyinen birini görsem giderim yanına Layla.. Çogu zaman sen olmazsın o... Layla ben seni çok seviyorum. Gözüm kimseyi görmüyor... Dogruyu yanlışı ayıramıyorum.. Layla senin için bende ölmeyi göze aldım.. Gitme layla. Vurur ayrılık beni... Kal yanımda layla... Bizim orada Ceyhan var Layla... Yazın yaylaya gidenler çöp atarlar o suya... Ve daha çok da poşetleri... Layla o poşetler tutunur, söğüdün suya değen dallarına... İşte layla hayatta beni o poşetler gibi zamanın suyuna bıraktı... Ben de sana tutundum Layla.. Hemde sımsıkı... Beni tut bırakma Layla Layla gitme... Gidişin ölümüm olur... Layla tabi ki yerimiz müsait değil, tutunduk ama.. .Yamaçtan taşlar düşer ölürüz... Ezer bizi o taşlar.. Gel gidelim Layla... Çukurova’ya. orada taş düşmez Layla... Oralar güvenli... Anne kucağı gibi.. .Anne kucağı gibi sıcaktır Layla... Gel gösteriyim ismini yazdığım çınar ağacını... Yıllardır çok merak ediyor Layla... Bizim ömür boyu mutlu olmamız için dilekleri var Layla... Birlikte dinleyelim Layla... Layla kal benimle buralarda... Daha sana neler neler anlatırım... Susmam artık yanında. |