Mehmetim
Yorgun bedenini bıraktı yatağına, rahatlasın diye
Bütün gece dağlarda, yokuş demeden, dere demeden Sırtındaki kumanyasıyla birlikte bedenini taşıyan Kimi zaman dizlerine devreden taşımaları ayakları Dinlensin ki gün batımıyla birlikte tekrar başlasın O eskiden çok sevdiği bayırlarda kumanyasıyla bedenini Eskiden can atardı dağlara, derelere gitmeye Ya şimdi sevmez olmuştu hain yüreklerin pusuya yattığı O zamanlar gitmeye can attığı bu dağları bayırları, Bildiği geceleri dağlarda, bayırlarda çakallar olurdu Şimdi ise hain yürekler hain pusular almıştı çakalların Arada birde görünen ürkek tavşanların yerini Bunları düşlemeye başladı başını yastığa koyduğunda Çoban ateşi sanmıştı ilk gördüğünde hain namlunun parıltısını Gene sütü kaynatıyor demişti içinden çoban Ahmet, öyle yapardı arkadaşı çoban Ahmet memleketindeki dağlarda Tam bu vakitlerde kaynatır sütü ıslıkla çığırırdı kendisini, Tam buları düşünürken yanından ıslıkla bir şey geçti Anlam veremdi taki yanında yürüyen Ahmet yere düşüne kadar, Acıyla ahin kurşunlarının da ıslık çaldığını o zaman anladı Düşmüştü Ahmet bu toprağa can vermişti hain kurşunla Çakallar geldi gene aklına, onlar daha cesurdu hain pusudan Ulurlardı en azından saldırmadan, ama hain pusu sessizdi Engerek yılanı gibi sessiz ve kalleş, anası derdi Yılana kalleş diye de anlam veremezdi kalleşliğe Şimdi anlamıştı kalleşliğin ne olduğunu. Düşünürken bunları gözleri kapandı yavaş yavaş, Uykuya dalmıştı, yorgun bedeni daha fazla dayanmamıştı Hem zaman düş zamanı değildi, akşama zinde olmalıydı Derin uykuda annesi geldi başucuna, yavaşça saçlarını okşadı Alnından öpüp gitti, eline bir şeyler bıraktı, Sonra dağı gördü gene yüksek, sarp etekli dağı, Her tarafı hain pusulara gebe dağı, tırmandılar Mehmet’le dağa Tırmandılar ama sürünerek, dizleri kanarcasına, Tam yukarda bir çift namluya karşı gidiyorlardı, Mehmetler Anası geldi aklına, eline bıraktığı neydi acaba, Başını çevirip topraklaşmış eline baktı kına vardı, Anam askere yolarken yaktıydı diye düşündü, oralı olmadan Gene o hain yılan ıslığındaki sesi duydu, Yat diye bağırdığını bir de Mehmet’in avazı çıktığınca Bir sıcaklık hissetti yüreğinde, Yavuklusunu ilk gördüğünde hissetmişti bir bu sıcaklığı Özlemle gülümsedi dudakları, anasının kınaladığı elini Yüreğinin üstüne getirdi sevgiyle, kırmızı bir sıcaklık bulaştı eline Elindeki kınadan daha kırmızı, elindeki kınadan daha sıcak Tam kapanacakken gözleri yukarda bulutlarda hissetti kendini Ay yıldızlı bayrağa sarılış mutlu tebessümlerle, Şehitlik şerbetini yudumluyordu, anasının dizlerini döverek, Saçını yolarak ağlamsı olmasa mutlu olacaktı Vatan uğruna verdiği cana, şehitler ordusuna katılışına |
yureginizdeki bu guzel duygulari kutlarim can
saygi ile