Vakitsiz
Yanıbaşındayken
sanki bir başkasıymış gibi yanında olmak ne garip dokunurken kendim gibi dokunamamak başını omuzuma yaslarken saçlarını tarayamamak ellerimle. hele de ...yanaklarından herhangi gibi bir tanıdıkmış gibi öpmek... ah be güzelim bakışların, bir nehire dönüştürdüğünden beri yüreğimi bu ülkenin emekçileri gibi iki yakam bir araya gelmiyor bir türlü sonra sana kızmak geliyor içimden ama kızamıyorum hani daha önceleri seni tanımamış olsaydım belkide bu kadar kederlenmezdim inan ah be güzelim çok kötü bir şaka gibisin şimdi karşımda ben ki, bir kadınla sevgiliyi oynamayalı çok oldu... aynanın karşısına geçiyorum henüz toplatılmamış bir pamuk tarlası gibi uzuyor beyazlar sonra iki yavru serçe kanatlarıma dolanıyor tam uçmaya yeltenirken. sonra bütün akrabalar, sonra bütün mahalleli... ah be güzelim! ah bu saatten sonra ne bu şehir ne de biz kaldırabiliriz bu sevişmeleri sus yüreğim! sus sakın kimseler duymasın bu kent nice çığlıkları bastırmış hem bilmezmisin şöyle buyurmamışlarmıydı ? bir put gibi, ne yaşa ne öl sonra aynalar kırılıyor kapı, cam, cerçeve ne varsa işte bir avuç dolusu kırmızılık ile birlikte bir kadın ile bir adam hiçbir şey olmamış gibi öylesine yeni bir sahneyi canlandırıyor koyun koyuna. tıpkı hiç ayrılamadıkları o şehir gibi... |
'bu kent nice çığlıkları bastırmış hem bilmezmisin'
Çok güzeldi