)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-144-)(-)(-)(
…………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Münasiptir Alemi yıldırmış hüsn-i ziyası O elvan yanağa gül münasiptir Mahın on beşine benzer cemalin O billur yanağa hal münasiptir Seni gören aşık böylece över Tamam bir busesi bin altın değer Kırk örgü saçların topuklar döver O sırma saçlara tel münasiptir Çok çektirdin bana ah ile zarı Ne güzel yaratmış cenabi bari Bin beş yüz altına elmas kemeri Zernişan kemere bel münasiptir Ne ararsız bilmem yolcu yolunda Vala gitti baştan kimler belinde Hayıf kalmış bir kadirsiz elinde Sana İrşad gibi kul münasiptir ……………………………….. ARTVİNLİ SEFİL İRŞADİ-2- 1860-1938. Artvin’in Vazriya (şimdiki adı Vezirköy) köyünde doğdu. Asıl adı Mustafa’dır. Aşıklık geleneğini ve bağlama çalmayı Ardanuçlu Cesimi’den öğrendi. Uzun yıllar Cesimi’ye çıraklık yapan İrşadi, Kuzeydoğu Anadolu yöresinde Deli İrşadi diye de bilinir. Bazı kaynaklarda doğum ve ölüm tarihlerine ilişkin somut bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak Aşık Dur Abdal’ın (1881-1946) yaşıtı ve onunla birlikte Cesimi’nin çırağı olduğuna göre Dur Abdal’la akran olabileceği düşünüldüğünde sözkonusu tarihlerin doğru olduğu varsayılabilir. Bugüne çok fazla eseri kalmamış olan Aşık İrşadi, bir süre Berta’da jandarmalık yaptı. Ayrıca Erzurum ve Bayburt yörelerinde bilinen, 1800’lü yılların ilk yarısında yaşadığı varsayılan bir İrşadi daha bulunmaktadır. Ayrıca asıl adı Ahmet Talip olan Bektaşi bir İrşadi ve Bayburtlu İrşadi (1806-1877) adlı 2 aşık daha bulunmaktadır. KAYNAK:© BeKa Sitesi ________________________________________ )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-144-)(-)(-)( Güzelliği yedi il’e destandır Böylesi güzele gül yakışmaz mı Cilvesi nazları bir bedestendir Böylesi güzele şal yakışmaz mı Hani saatlerce süslenişleri Göz göze gelince hislenişleri Şad eder gönlümü seslenişleri O tatlı diline bal yakışmaz mı Nasılda şakıyor adeta bülbül Saçları kaküllü sarı bir sümbül Gamzesin bir görsen yeni açmış gül Bu güle ben gibi dal yakışmaz mı Nereye kaçarsın soluklan dur az Bir sohbet edelim seninle biraz Kaşları yay olmuş dudaklar kiraz Yanağa pembelik al yakışmaz mı Salınış mükemmel gelişi enfes Helal olsun derim aldığın nefes Duruşu çok asil sanki prenses Güzele böylesi hâl yakışmaz mı Saçları savurur bir seher yeli Kınalar bezemiş o narin eli Gümüş kemer gördüm sarıyor beli O güzele ince bel yakışmaz mı Ak gerdan üstüne canan yazarken Güzel bakışlardan sevda süzerken O güzele methiyeler dizerken Lüzumsuz sazına tel yakışmaz mı Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |