Yıkılsın...
Yıkılsın içimin, kol gezdiğin güneş kıvılcımlı sarayları
Saçların dökülsün gözlerime perdelerin insin Milattan kalma bir gülümsemedir benim için Göçük altında sessiz ölümün kıskacında oluşun Gömsem seni yer altının sırlı çukurlarına renk renk dokunarak Sürsem bedenini sonsuzluğa canında ölümü yoklayarak Sübyan ağlayışı gibi kısa ve içten olsun Mazinin bacasında tüten en anlamlı sergüzeştlerin Yeryüzünün çitilleri gibi sar efsunu ömrümü Şaşkın suratıma nazaran gülsün püsküllü düşlerin Ölümsüz hayallerin yetişse imdadına toprakları yararak Sukutumun çığlığı ayağına dolaşıp, yüzünde düğüm olsa Yapamazsın bende kaçamak, içimin güzide saraylarına dalarak… Unuttum inan ki güneşle yaptığın gevremiş alayları Yıkamam artık sarmaşıklaşan aramızdaki firak duvarları Kaçık bir yosmanın avucunda gezdirsem kirlenmiş yüzünü Hatırlar mısın sende yoksul oluşumu Aklının pası dökülür mü birden Söküp çıkartsam ölümlü göğsünden çıdıran özünü Kırık dökük esrarı çözülmüş hayatların pis kokusudur Beni böyle senin ölümünde ölüp dirilten… OĞUZHAN SOYLU 12/04/2011 |