Aşk Malikhanesi
Yüreğindeki aşı pişirip,
dörtlüklerle bana servis edişinle birlikte; ruhumun damak tadı değişti gündoğumundan sonra güneşin alnını elimin tersiyle yokladım anladım ki senin de ateşin yüksek. sokakları dolduran; Koskocaman yanlızlık biz değiliz ki sadece.. sınırlarda mayın döşenmiş ne korkular var oysa! Biz bizi sorgularken, bir yandan da bizden bir adım önde gözlerden ırak sarmaş dolaş, dudak dudağa paslaşan ne bekleyişler var sahalarda. senin seranatların eşliğinde özgüvenini kazandı yine cesaretin oku.. yayından fırlayıp, izbelerde kederi yudumlayan kadehleri kırdı geçti de; içindeki kırmızı rengi kırılıp dökülmedi isyan vardır, isyan! güvercinlere atılan yemlerde hep her yerde kulakları sağır eden vurdum duyulmazlıklar yüzünden dağların döşüne vura- vura ağıt yakan sevdalının kurşunları düştü, ömürden ömür alarak hayatın merkezine tanrı kadar da olmasa, güçlü bir aşk hayalinin özleminden titrer, titrerse mum alevi gözlerinin ıslaklığı gökyüzünün teninden sabah olunca uzaklaşır yıldızlar bakışlarının dokunan sıcaklığı yokluğunda oruçlu ve bu ikilinin mehtap altındaki duruşundan aşar güvensizlik korkusunu denizi çoşturan o medceziri görüyorum sensin.! sensin değil mi? durgun suları azdırıp tufanlara sebep olan, senin özel sesin değilmi? saklandığı yerden kadınlığımı ön plana çıkaran.. ben seninle aşka yeniden kayıt olmuşken; aşk malikhanesine senin de ismini yazalım gel en baş köşeye Senem Erdem |