ARŞ-I ALÂNIN MATEMİ
Kuru dallar rüzgârın ardına takılıp,
Serenat yaparken taç yapraklara; Yeni gelin edasıyla salınır bulutlar. Kavak yeleri eser dağ başlarında. Dün, zenginlik satarken yemyeşil, Bugün, kara kara düşünür; Toprağa düşmüş altın sarısı yapraklar. Bir kabus çöker kara toprağa, Hafakanlar basar, buz kesilir korkudan! Beyaz bir örtü örtülür kefen misali… Toprağın bereketi olur, arş-ı alânın matemi. O an aslında baharın da milâdıdır. Yeniden doğmanın heyecanıyla, Kıpır kıpırdır, çocuklar gibi. Arş’ın okları değdi mi tenine, Al kanlar fışkırır bağrından. Arz-ı endam eder yeşil üstüne, Renk cümbüşüne dönüşür. Rayihalar yayılır yel estikçe, Misk-i amber kokar, bin bir çeşit… Uçar gider hiç ardına bakmadan, Maviliklerin yittiği ufuklara. Yalın ayak, baş açık... 19.11.2003 |