ECEL NE YAPSIN
Ayrı düştüğümüz günden beri hep ıslak
Hiç kurumadı yanaklarım. Geçen günler benimle yol alırken Izdırap dolu geceler hesap sorar Yitiklerini geriye alamayan yıllar benimle ağlar Dostlarım teselli nöbetinde Eller alay etmekte halime Bu ayrılık bizim,eller ne yapsın. Yorgun gözlerle gittiğin yöne bakıyorum Çaresizlik karabulut gibi üzerimde Yakama yapışmış pişmanlıklar Pişmanlığa her açtığımda gözlerimi Hüzün çığlıklarıyla dolan hıçkırıkların Boğazıma düğümlenmesini şimdi anlıyorum Yalan oldu desene herşey Yokluğun gülle gibi sinemi dövmekte Kaldırıma çöküp olmayışına yanıyorum Dönmeyen sensin,yollar ne yapsın. Boşunamı sevdik diye Ayrı geçip giden ömre yanıyorum Katıksız ekmek gibi sensiz hayatım Her öğün yavanım şimdi Anmadığım an yok Adını her cümleye özne yaparım Güle yanan bülbül tilavetimi kıskanır Her vakit seni dilenirim her duamda usanmadan El açıp yalvarırken dervişler halime gıpta eder Çaresizlik kolumu kanadımı kırdı,isyan kapıda Hasret yelini üzerime salan sensin,sabır ne yapsın Sineme çektim derdini kederini Katık yaptım ekmeğime Bütün hüzün çiçeklerini gönlümde açtırdın Kapattın her yöne kapıları,hiçbir umut bırakmadın Haberini ellerden aldım,çoktan unutmuşsun Kokunu aldığım rüzgara şimdi sırtımı dönüyorum Tenine başka ten karıştıran sensin,rüzgar ne yapsın Her köhne köşeyi mekan edindim,oturup ağlarım Gülmez yüzümle sana harcadığım ömre yanarım Gururdan okların yüreğime saplanırken Binbir nedametle bağrımı parçalarım Uçurumlardan yuvarlarkenbu aşkın kalıntılarını Nasırlaşmış yüreğimi ansızın görünen hayalin kanatır Kulaklarımda sesin yankılanırken Dilimde ismin hece hece yuvarlanır. Ansızın görünüver de bende ne kadar büyüdüğünü gör Bu ayrılığa kor mu dayanır vefadan nasipsiz sevdiğim Ben İbrahim değilim ki düştüğüm ateş gülistan olsun Gönlümün kor mızrabı güllerle donansın Ama,ama andolsun ki Azrail dayansa kapıma gözümü kırpmam Diri diri yokluğunun kabristanına gömen sensin Kapıya dayanan ecel ne yapsın. Mehmet Zafer |