Varsın olmasın soluğun yanımda, ne gam !
Mesafeler örülmüş aramıza
Kimin umurunda !
Kaç arşın yüreğimin yüreğine temasına engel koyar
Kaç fersah gözlerini gözlerimden alır
Hangi duman çöreklenir kirpiklerime
Ne kışın ayazı, ne yazın kavuran sıcağı
Seni benden almaya güç yetiremez.
Ben ki ,yılların yorgunluğunu dudak kıvrımlarına bırakmış adamım
Kirpiklerimin aralığında uyutalı seni
Hiçbir acıya yenilmemişim.
Hiçbir yağmur ıslatmamış yokluğun kadar
Ve hiçbir yokluk hasreti bağrıma dayayıp sinemi yakmamış
Bıraktığın boşluk kadar.
Ben bu boşluğun uçurumunda sevdim seni.
Duvarları nem tutmuş,
Taşları yosun bağlamış kuyularda ruhumu ruhuna sardım.
Bir Yusuf saflığında sevdamı ayın ışığında ıslattım.
Kaç acının sınavından geçtim,
Kaç derdin yarasında sınandım bu yaşıma kadar.
Yıldızları büyük gecelerin kızıllığında şafağı koynuma alıyorum.
Ne kadar büyük olursa olsun yokluğunun verdiği acı,
Senden gelecek her şeyi kucaklamaya hazırım.
Kaderimse sensizlik, kum fırtınalarına dayanır,
Cehennemin narını bağrımda soğutur,
Ecelle hayatın arafında boynumu büker,çekerim.
Zamanın kirpiklerine sarılıp,
Seni yarınların gözbebeklerine anlatıyorum.
Bağrında kokunu taşıyan rüzgarların saçlarını yıkıyorum gözyaşlarımla,
Damla damla akıyorum her yağmurda toprağa.
Her çiçeğin kanadına adını yazıyorum,
Her yolun kıvrımına bir mektup bırakıyorum yarınlara.
Gurbet gurbet akıyorsun içime,
Utangaç yanaklarına uzanıp, gözlerimi üryan düşlere kapatıyorum.
Dokunmaya bile kıyamadığım , hiç yaşayamadığım yarınımsın.
Ve sesin…!
Sesin ki, hoyrat meltemlerin sarıldığı deniz kadar ılık.
Gözlerinin içine bakmaktan mahcup olduğum sevdam !
Seni seviyorum.
Ayışığı saçlarına karları yığmış,
Yıldızların aralığında ıslık çalıyor rüzgar,
Kirpiklerine yaslanıp yoluna diz çöküyorum yâr.
Çok şey istemiyorum aslında,
Ölene dek sana sarılmak istiyorum,hepsi bu.