Beyaz, pembe ve kırmızıNe zamandır konuşmadım seni kalemime Bu yüzden Sus Ki Anlatayım sesime Nasıl yeşerdiğini badem dallarının, gözlerinde… Sonra, kirazlar çiçeklensin… Eskiden Kim olduğumu görenlere “Büyümedim!...” derdi Kollarımın yanından yavaşça sesini kaçıran Yosun buğulu çocuk… Ninnilere sarılıp giderdik masallara… Yalnız düşlerimizde ses verirdi kahramanlarımız… Çoğu zaman Güneş doğmazdı Yanaklarımızdan havalanmadan uçurtmalar gün batımlarına… Ve Gülüşümüz gökkuşağının belirmesiydi yüzümüzde Sürerdi bir siluet Kaldığınca gökkuşağı gülüşümüzde… -Ben büyüdüm… Zeus, Hera’yı gördü Dedi: - Saçlarını yıldızlar tarıyor Dünyamın tanrıçası: -Kollarının uzandığı yer ve gök Varlığınladır!... Evren hükmümde akistir Sen solumda ve sağımda… Alnında ağarmadan Gün geldim demiyor odama! Bu yüzdenmiş yüzyıllık gece yarısı karanlığı… Doğ ki güne Göğüs kafesim alsın ışığını… -Sevdiceğim, Bahar yağmış Badem ve kiraz dallarından En çok da sardunyaya kırmızı… ezgi ç. 15.03.2011 |