Ülkem Siyah-Beyaz
şimdilerde...
bülbüle göğsünü açan gülün...bütün bahçeleri talan şafak... gündüzü dost biliyor geceyi düşman bilmiyorki…! gecenin rahminde bir cenindi...gündüzün katline uğramadan .. gözbebeklerimiz... avuçlarımızda tuttuğumuz gökyüzüne kanıyor zincire vurmuşlar beyazı nasıl da mutlu kokuşmuş kara gölgeler... vicdanlar alev alev yanıyor .. ülkemde... yaşam kazara bir kardelen düşmüyor her ölüye kurşuna dost... merheme düşman oluyor yara ve karanlıklarda büyüttüğümüz zulüm... kafeslerde yüreklerini bıraktırıyor kuşlara . pırıl pırıl yıldızlar kızıl saçlarından asılırken...ayaklar çırpınıyor tövbeden utanıyor suç keşke kırılsaydım da yazmasaydım diye...ah çekiyor da kalem niyaz etmiyor idam sehbası hiç .. oysa cüceleşmeden önce... kuşlar...kardeşce paylaşırdı gökyüzünü aydınlığına sığınmak için mum yakardı insanlık...teriyle büyütürdü gülü .. acılarda bile tat vardı her yara kabuğa sevdalıydı cellat merhameti...bir kâhinin azık torbasında değildi iğde yapraklarında gökkuşakları demlenir dörtnala ihtilâle koşan deli rüzgarlar... “insan yüzüne” değince...nasıl da ehlileşirdi ... .. . hangi rengi öpsek yapraklar arasında kuruttuğumuz;...kelepir bir mavi ve söylediğimiz... ekmek arası iki türküydü . hayat; kulaklarımızda acı bir çığlık değil su gibi... takılmadan akıp giden bir kum saati, yüce bir dağın sukuneti, sesi yitik bir gök gürültüsü ve temize çekilmiş...tatlı bir öyküydü .. /- insan: - eşit doğmuyor öldüğü gibi/ kavanozda renk renk akide şekeri-/ . //gönlümüzdeki insanlık: birbiriyle barışık… sardıkça çiçek açan, açtıkça saran...maviş bir sarmaşık// 1997 *tahsin özmen, bez bebekler de üşür, çatım&baskı yay,ank, 2006 |
- eşit doğmuyor öldüğü gibi/
kavanozda renk renk akide şekeri-/
.
evet,
var ama bir hikmet bu eşitsizlikte bize sır olan ...