YALANCININ MUMU
Suçu işleyip attılar, Müslümanın üzerine,
Sis perdelerini çektiler, kendi üzerlerine. Müslümanı suçlu ilan edip iftira attılar, Yalanlarına, bin bir türlü yalan kattılar… Entrika, yalan, hile ile heybelerini doldurdular, Tuzaklarını, Müslümanların sofrasına bıraktılar. Heybe dolu, her bir gözü yalan ve yılan dolu, Derinliklere uzandıkça uzanıyor, kantarın kolu. Gece gündüz demeden Müslümanın kanını emdiler, Emilen kanı, Müslümanın bahçesine bırakıverdiler. İnançlı insanlar, okuyamadılar yüksek duvarlarda, Gözü yaşlı olarak dolaştılar, sahipsiz sokaklarda… Bu zulme, vicdanı olan aklıselimler sahip çıkamadı, Cesareti kendinde bulamayanlar, kendine siper kazdı. Entrikacılar, cesaretsizler karşısında azdıkça azdı, İnançlı masum insanların kuyularını kazdıkça kazdı. Sandı ki bu devran, böyle gelmiş, böyle gider, Hükümranlığım, her daim bu güçte sürer. Zâlimin zulmü varsa, mazlumun da Allah’ı, Zâlimin zulümleri, yanına kalmaz billahi. Yalan, hile, entrika heybede canavarlaştı, Sahibinin yüzüne, öldürücü zehrini saçtı. Kumpaslar, bir bir ortaya çıkmaya başladı, Attıkları iftiralar, sahiplerini fena haşladı. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar unutma! Hakikatler, bir bir gün yüzüne çıkar unutma! Yaptığım yanıma kâr kalır, deme sakın ha! Yapılan fiiliyat, çabuk bulur kul azınca… Alma arkadaş! Mazlum Müslümanın ahını Gün gelir, seyran olur; bulursun sen vahını. Zulmü yapının sevinci inan, kalır kursağında, Ölümcül kurtçuklar yuva yapar, bağırsağında. Korku ve endişe içinde her günü zehir olur, Yapılan zulmün meyvesini, yemek acı olur. Unutma! Allah mazlumları yalnız bırakmaz, İyi niyetli çalışan kullarını, asla unutmaz… 29.12.2010 Akdağmadeni |
Üstadım tebrikler şirin tamamı çok güzel bir hiciv ancak bu dizeyi özellikle ayırdım bu sözleri ancak aklı selimler anlar candan kutladım selamlar sayğılar