ÇELEBİ DURUŞUNU BOZMAYAN ADAM
İçine od düşmüştü dünyanın,–yanıyordu-.
Kimi yerinde itfaiye yetişiyordu imdadına Kimi yerinde çakıllı yollar, temiz yürekler Elbisesi yırtık birkaç bekçinin arasında O, uzattı kafasını ve: —Merhaba Dünya, dedi. —Duydum ki yine devrimler, ihtilaller içindesiniz. Duydum ki halklarınız tutuyor paçalarından aşağı, Kendini Tanrı katında gören Firavunları, Ve arkalarınıza resimlerini asıp, Biat ettiğiniz “Tek Adam”ları… —Bu defa, dedi -Bari bu defa- Sizi arkasından koşturanlara değil, Arkanızdan koşanlara verin yer. Çünkü çektiklerinizin paçalarından tuttuğunuzda Başka dudakların izleri bulaşır ellerinize. -Âdem’in varlığına armağan olsun dedi adam, Ondan sonra huzur görmeyen varlığım. Ne yalnız kalarak tamamladınız kendinizi Ne birlik olarak bir bütün ettiniz insanlığı. Yücelttiklerinize yüceliğinizi göstereceğinize Onların Tanrılaşmasına bıraktınız temiz yüreklerinizi Ne geldiyse başınıza ey küçük insanlık Küçüklüğünü bilmeyenler yüzünden geldi. Ve bilmediniz onların büyümesine sebep Eğilip bükülmeniz olduğunu karşılarında. Dediler, -dinleyen insanlar onu- Ama seçimle geliyor işte Seçmediklerimizi de onaylayıp duranlar. Sırp kasabı da gelmişti seçimle işbaşına Yüzyılın katili Führer’de… Gülümsedi, çelebi duruşlu adam, Sadece seçmek mi mükellef olduğunuz şey, dedi Yönetenlerin yönetilmeye ihtiyacı olmadığını Söyledim mi sözümün bir yerinde? Sadece seçmek değildir, dedi yurttaşın görevi. Seçmek ve yol göstermektir, Seçmek ve itiraz etmektir, Seçmek ve baş kaldırmaktır Sadece seçmek değildir dedi Seçmek ve nasıl yöneteceğini göstermektir Adım adım, kanun kanun ve madde madde. Sizi yöneten gerçekten siz olmadıkça dedi adam Tanrı nızı seçer gibi seçersiniz yönetenleri. Oysa onların işi insan yapıp İnsan yok etmek değil, Yol yapıp, araçlar yapmak Yol yapıp, yolculara esenlikler dilemektir… Bir kaçı esnedi dinleyenlerin, bir kaçı yüzünü ekşitti, Burun kıvırdı… Bir kaçı “Ata’mız” dedi, O olmasaydı… Olur muydu hepimizin sonu bu kadar güzel O var etti, o getirdi bu günlere hepimizi. Adam, hiç bozmadı çelebi duruşunu Baktı ki dağılıyor gittikçe konu Buruştu yüzü, düştü kolları… Sustu ve gitti ardına bakmadan… |