ne günlerdi ağam be
bundan tam yirmi beş
yıl önce okul dönüşlerinde uğradığımız bir gençlik kafesi vardı sahil kenarında denize nazır biz adını "yalnızlar kafesi"koymuştuk ne yalnızlar tanıdım orda ne yalnızlar geldi geçti baba torikler derviş canlar Bektaşi dedeler sofi amcalar Halveti,Mevlevi simalar dilenciler bile vardı siyah habeşi ayakkabı boyacıları Kasımpaşa kaçkını külhanbeyleri limon satıcıları emekli dayılar güngörmemiş ayılar postacılar emekli demiryolu makinistleri ikinci sınıf kaptanlar umut tacirleri artist olma h ayalleri ile doğudan gelmiş kaytan bıyıklı delikanlılar zorbalar çıraklar ustalar tersane işçileri eski pehlivanlar zakirler şakirler ney üstadları bağlama çalanlar daha niceleri geldi geçti bir İstanbul hatırası manzarası gibi bazen tıkabasa dolu olurdu kara kışta içerisi zifiri sigara dumanı göz gözü görmez poğaçaları alır Halveti Dedenin yanına giderdik biz de ilk tasavvuf,gönül dersleri Arap Sadi’den kabadayılık dersleri Zübük Selami’den siyaset taktikleri Nihat Dayıdan memleket meseleleri ne oyunlar vardı öyle haybeye geçen anlar,kıymetli zamanlarda olurdu şimdi bakıyorumda böyle bir yer yok sahiden o zamn dünya nasıldı ya diyorum tek kanallı siyah beyaz televizyon vardı tüm gördüğümüz göreceğimiz o kadardı nerden bilebilirdik bu yılları tahmin bile edemezdik şimdinin naylon insanlarını tüm çekiciliği bitmiş abuk subuk yaşamı ve onun adamlarını es geçelim geçelimde ne olacak bizden sonrası iyi olur iyi olur inşallah cengiz zorluoğlu |
COK GUZELDİ KUTLARIM COK ANLAMLI CESUR
ANALMLI ESERİNİ YUREĞİNE BİN SELAM OLSUN