HOŞÇAKAL
Yaşanmamış hayatın düşünü bırakarak…
Ufkumun ötesinde büyüyorken boşluklar, Yalnızlık sebil olur gönlümün rotasında Ayrılığın koynunda azalırken soluklar, Rengi kızıla çalan gecenin ortasında, Gidiyorum, hoşçakal… Elemime sarılan, çığlıklarıma inat, Susuyorum şimdi ben kalemimi asarak Kayıtsız düşüşlerde uyuyorken kâinat, Yaşanmamış düşleri yüreğime basarak Gidiyorum, hoşçakal… Katılıyorum şimdi, yalnızlık esen yele Ölümün rüzgârına, kapıyı açar gibi İçimde hasretinden oluşurken zelzele Gamsız hayattan değil kendimden kaçar gibi Gidiyorum, hoşçakal… Kırılganım elbette kırılganım zamana Kezzap gibi damlıyor gözbebeğime ahir Etmiyorum şikâyet, bilesin senden yana Düşerken damla damla kirpiklerimden şehir, Gidiyorum, hoşçakal… Sensizlik çıkmazında kaybolmuşken gözlerim Bulacağım kendimi, bir mezarın sesinde Muzdarip hayatıma aramadan bir terim Gönlüme bıraktığın acının gölgesinde, Gidiyorum, hoşçakal… Gözlerime eklerken gözlerinin gizini, Yüreğimde duracak yaşanmamış hayaller Senden sonra gelenler bulacaklar izini Geçmişe bir mendille sallanıyorken eller, Gidiyorum, hoşçakal… Kal deseydin belki de kalırdım gözlerinde, Kırılgan bakışında kendimi aklayarak Bıraktım her şeyini, her şey yerli yerinde, Yalnız cennet yüzünü bağrımda saklayarak Gidiyorum, hoşçakal… |