Kısır Döngü
Kılavuzsuz bir ipin ucu
Topacın dönüşündeki yavaşlama Bağ bozumu zamanı Öksürüğe gizlenmiş bir hıçkırık Yalana alışık tebessümler İki ucu birleşik bir rota Ortada Semazen ben miyim Kim koyduysa yüreğime ışığı Oysa ben karanlıklara aşığım Ya da karanlık bana Neticede bir aşk var ama Ateş kusan ejderhaların dudağında yolun sonu Sıcak yatağıma giderken Cennet’i görebilir miyim acep Küskün de değilim nefes almaya lakin Şu merak öldürecek beni, şu merak Acaba nasıl? Sevda da değil nefret de Anlamsız bir zincir, anahtarsız bir kilit Ben durmak isterim de Merdiven yürüyor Gözlerimde ifrit Yok be şair bırak salı rüzgâra İster tayfun olsun adı ister meltem Harita zaten yırtık, pusula hiç olmadı ki Sen gitmesen bile yaklaşır kıyı Sök at artık alnındaki uykuyu Yeri öpsün bırak İşin kolayı hep yarına ötelemek Hangi küfe ağırlaştı şimdiye kadar Neden insanın doğru bildiği şeyler yapmadığı şeyler olur ki En kötüsü kendine küsmek sanırım kızgınlığın Aman ne olacaksa olsunu kabullenmek Yer belli zaman meçhûl Belki de yarın bu gündür Onura selam gönder avuçlarınla Söz’ün en zor söylenen olduğunu kimse bilmez Şeref ve haysiyet Alın size sırlarla dolu bir perde Bukalemun rengi Sorular dudaktan mı çıkmalı illa Ya da yazılmalı mı bir parşömene Düşünce soru mudur Beklemek, gitmemek, dönmemek, gelmemek Yaş iş Yaş aslında kuru mudur Dokunulan yer önemli Aynaya dön Her gün yeni çizgilerin ressamı Dört mevsimde yaprak Yerde toprak |