notbiliyorum yeryüzü ayaklanacak gök bulut edalı ellerinden ilmekler atılacak demâdem şiire beş kala gözlerimi kapatıp bekleyeceğim kül kurusundan yükselen taze gül kokusunu gönlüme çekeceğim beyaz tüller asılacak önce boşluğa gece olacak alabildiğince kara bir ceylan vurulacak kan gözyaşı kırmızı bir at toynaklarında kıvılcımlar koşacak siyah ile beyazın birleştiği yere bir rüzgar esecek bir sessizlik olacak bir çiçek açacak denizler tutuşacak sonra mavi ormanlar olacak dans edecek uzun siyah saçlı kadınlar beyaz elbiseleriyle ve erkekler bir damla gibi şeffaf kılıç gibi keskin gözleriyle el ele koşacaklar mavinin bağrına ve ben uyuyacağım düşen tülleri üzerime örtüp anlatamadan rüyamı taş kılığı mesellerde ama sen sevdiğim o yağmur edalı duruşunla gül ekerken topraklara İstanbul tepelerinde kalmış bu kızın lahitini unutma olur mu ... |