sevgiyi yitirmiş kentin insanları
Bir başka zordur mega kent İstanbul da insan olarak yaşamaya çalışmak.
Kozmopolit karmaşanın egoizm teknesinde yoğrulmuş, Hamurundan oluşur bu kentin insanları. Anlamsız kitleler faydasız kısır döngüler için çabalar durur. Bir avuç yalnızlık içinde saygı dilenir, Elinde avucunda olanın hesabını bilmeyen, Gözü dönmüş üç beş varlıklı. Yeşili görmeye parklara koşar solgun yüzlü çocuklar. Ne akasyaların çiçek açtığını anlatan şarkıları söyleyen insanları görebilirsin baharda, Ne yumurtanın içi sapsarıdır. Spot ışıklı mega marketlerde sergilenir, Katkı maddeli kanserojen beslenme çantaları çocukların. Toprak adı unutulmuş bir çamuru anlatır sadece. Umarsız dökülmüş beton zeminin çatlayan aralığından, Filiz verme gayreti içindeki bir yeşile. Boşa geçen ömre kürek çeker emekçiler, Sabahın ilk ışıklarını hiçe sayarak. Bir başka çelişkiyi yaşamaya kopar gelir göç mağdurları. Aşk kabarık devlet faturalarına kurban gider heyecanla atılan imzalarda. Ne sen sor, ne ben gel derim soğuk kış günlerinde insanlığı yitirmeye. Sevgiyi yitirmeye... Gelme!... |