geçmişe biaddün mektubun geldi zarf; özlem yanığıydı mektuba yüreğini mi koydun cancağızım? sözcükler sen kokuyordu. ’özledim çocukluğumuzu’ dedin o masum sevecen haller elma şekerindeki anılar geldi biran. çocukluk, insanoğlunun en sevimli yaşam döngüsü halı sahaya gidip, maç yapmadan dönmek çok üzerdi narin yüreğime. seni seyretmek güzeldi ama sen bana ’kızlar maç yapmaz ’ derdin. bende sana ’illa erkekler mi oynar ’derdim yalvarır yakarırdım. sen yine gür sesinle, -olmazzzzzz -erkek olmam şart mı peki? -evet. -tamam o zaman ertesi gün erkek kıyafetiyle geldim sen fark etmedin beni etseydin razı olmazdın maç başladı. ben, karşı tarafın oyuncusuydum. önüme geldin. topu alırken düştüm. o anda fark ettin beni şefkatli bakışlarınla bana baktın. -gül!ne işin var -oynamaya geldim. -ben, sana ne dedim. -ne dedin? of çekerdin. eğilip, dizimdeki yaraya bakardın. mendilini çıkarıp yarama temizlerken -babana ne diyeceğim ben ? -bisikletten düştüğümü söylersin -hayır. -neden? -sana çok kızar. göz bebeklerin yavaşça irileşiyordu tekrar yarama döndü bakışların yarama salarken neden gözünden yaş aktığını bilemiyordum? -neden ağlıyorsun? -gözüme toprak zerresi kaçtı? -burada toprak yok ki! - ama toprak kaçtı canım. o zaman anladım yüreğindeki yerimi. merhamet dolu kollarınla ayağa kaldırım evin yolunu tutarken sen, aslan gibi gürleyen ses tonla - ben büyüyünce en iyisi doktor olayım. -neden? -yaramaz bir kızsın.doğru durmazsın yine. gülerdim sana. bak cancağızım. ben seni çok özledim çocukluğumu özledim. 02/02/2011 gordion |