0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2420
Okunma

Sis içinde gizlisin gül goncası misali
Çırpıntılı denizde dalganın yorgun hali
Mehtap açar peçeyi ay yüzünü gösterir
Kıyıya vurur deniz ne güzel nağme verir.
Rüzgar okşar yüzünü farlarında nem olur
Hafiften lodos başlar dalgalar alem olur
Çalar uzaktan vapur düdüğü hızlı hızlı
İskelede heyecan kaynaşır nazlı nazlı
Pervane gürültüyle denizi karıştırır
Kaptan köşkünde kaptan bir şeyler atıştırır
Bu gemi on bir otuz son seferi olacak
Boşaltıp yolcusunu Sirkeci"de kalacak.
Kiminin eli cepte kiminin eli dolu
Projektör tepede açar denizde yolu
Millet yürümez sanki denize doğru akar
Vakit belki de tamam kaptan saate bakar.
Homurtuyla çalışır geminin makinesi
Yayılır Üsküdar’a son geminin de sesi
Sanki dev olur gemi iskeleye yanaşır
Çımacıda bir düdük kaptan ile anlaşır.
Kadın erkek yaşlı genç son gemiye dolarak
Gemi ayrıldı burdan hızla demir alarak
Geminin içi alem demli çaylar gazozlar
Kiminde kot pantolon mini etekli kızlar.
Bir satıcı ortada anlaşılmaz ne satar
Kafayı bulmuş ayyaş durmadan nara atar
Karanlıklar içinde Sultan Ahmet görülür
Yorgun argın yolcular güverteye serilir.
Bazen büyük gemiler düdükle selamlaşır
Kıtalar dan kıtaya bilmem ne yükler taşır
Yanaşınca gemimiz ağaçtan iskeleye
Efkar basar yolcuyu yolumuz bitti diye.
Sel gibi İstanbul’a taşınır Anadolu
Bugün de bitirdik biz efkar dolu bu yolu.
Yıllanmış merdivenden çıkılır Galata’ya
Minareler içinden bakılır dolunaya.
Katılır gider insan ter kokan Sirkeci’ye
Üsküdar deniz derken veda ettik geceye
Sabah olunca erken gene hay huy içinde
Demir alacak gemi alışılmış biçimde.
Süleyman ÜSTÜN
5.0
100% (1)