KÖYE GELEN GELİN ( MANZUM BİR HİKAYE! )
Bozkırın ortasında,
Çok garip bir köy vardı, Ürün vermez topraklar; Köylünün eli dardı. Savaş bitti Timurlenk, Anadolu’da kaldı. Korku içinde millet; Derin telaşe daldı . Bir, iki fil her köye; Baksın diye verildi. Bizim fakir köylünün; Sinirleri gerildi. Bunlara düştü bir fil; Fakir köylü diyerek. Köyde kalmadı ekmek, Fil bitirdi yiyerek. Aç bıraktı köylüyü, Dolmadan bir ay bile; Bütün köyü yiyecek. Yetmeyecekti file . Köy heyeti toplandı; Vermek için kararı, Anlatmalı Timur’a, Filin verdiği zararı. Heyecandan muhtarın Tutuldu çoktan dili. Muhtarda olmayınca; Kim anlatacaktı fili? Bu ara meclise Nasrettin Hoca girdi, Düzeltip sarığını Heyete selam verdi. Heyet kalktı yerinden, Hoca geçti yerine; Şaşırıp kaldı Hoca, Heyetin kederine Birinci aza kalkıp, Anlattı gelen fili. Hoca oldukça sakin Sakala gitti eli “Üzülmeyin ağalar, Yarın gider söyleriz, Aç kalacak filiniz, Alın şu fili deriz. ” Heyetin yüzü güldü, Hoca işe girince. İnce hesap yapıldı, Görüşüp gereğince Gitmek için otağa, Sabah beklenecekti, Oluşturuldu heyet; Hoca’da gidecekti. Hoca döndü evine, Yem verdi eşeğine, Uzanıp yattı şöyle; Yan gelip döşeğine. Sabah güneş doğarken Çıkıldı hemen yola, Heyet aldı kararı Verilmeyecek mola . Hoca bindi eşeğe, Yaya yürüdü heyet, Çok geç vakit otağa Varılmıştı nihayet. Nöbetçiler durdurdu, Bu garip köylüleri. Hoca eşekten indi Biraz çıktı ileri. Nöbetçi yayı gerdi, Çağırdı askerleri, Hoca’ya yanaşarak Askerlerden birisi ; Hoca korktu irkildi, Askerin en irisi. Sesini yükselterek; Haykırır gibi sordu . Köy heyeti askere. Korkuyla bakıyordu. Hoca sakin bir sesle, Anlattı fil işini, Asker hemen gösterdi, Otağın girişini. Askerle konuşurken, Heyet korkudan kaçtı , Eli silahlı asker, Otağa yolu açtı. Hoca baktı yanına, Köyden kimse kalmamış, Eşek durur ortada Onu bile almamış. Hoca içinden güldü, Durumuna heyetin. Oynadınız bir oyun, Siz hele bir sabredin. Girdi, Hoca otağa, Selam verdi Timur’a . Otağdan çıkıyordu Misafirler bu ara. Sarığını düzeltip, Topladı cübbesini , Baktı Timur Hoca’ya Çıkarmadan sesini, Timur’un yanına dek, Hoca daha yaklaştı; Beklemeden Timur’u, Filin işini açtı. “Fili çok sevdi köylü, Bakmak için yarıştı, Tek olunca köyde fil, Köyün içi karıştı. Köylü seçip yolladı; Yap diye fil işini Maruzatım şudur ki, İstiyorum eşini.” Emir verdi Timurlenk Hoca’yı memnun etti , Hoca fili alarak, Hemen köyüne gitti. “Nedir bu fil” diyerek; Heyet Hoca’ya sordu Hoca verdi cevabı: “Köy heyeti kaçınca, Boynumuz gidiyordu. Heyet sözde durmadı, Revadır ceza diye, Aldım çok güzel bir fil, Benden size hediye. Ben sizleri dost sanıp; Çıktım birlikte yola, Getirdiğim fil dişi, Gelin hayırlı ola.” Süleyman ÜSTÜN ( 1996 ) |