Zaman…
Nedir bu ?
Bir kavram mı insanı yaşlandıran ? Saçına karlar düşüren , etini buruşturan . Ruhunu körelten , aklını zayıflatan.. Bir tuzak mı bu insanı yakalayan. Sokaktaki hiçbir şey aynı değil Aynı değil arkadaşlık , dostluk , aynı değil. İnsanlar bile bir başka artık . O kadar bilge , yürekli değil. Geçen gün bakarak yürüyorum kaldırımdaki taşlara. Anıyorum gençliğimi gözümdeki yaşlarla. Bakıyorum gökyüzüne ruhumdaki isyanlarla. Güvercinler fısıldıyor : ‘hayat artık aynı değil’ Geçen gün doğum günümdü yaş 65. Ama değil dedim . Yüreğimde hafif bir sancıyla. Fakat söze gerek kalmıyordu duvardaki fotoğrafla. Kendimi kandırıyordum umutsuz bir çabayla. Bu sabah pencereyi açtım ki duyayım eskiye bir işaret Duyayım çocukluğumu duyayım anılarımı. Duyayım arkadaşlarımı duyayım yalnızlığımı Duyayım bir tek beni benden koparan zamanı… Fakat tam aksine bir rüzgar esiyordu sokakta ukala bir edayla. Umursamaz bir tavırla çarpıyordu yağmur taşlara. Ve acımsar bir tonla şöyle fısıldıyordu karanlık kulağıma: Zaman şimdi eskisi gibi değil .Bu hayat artık senin değil… İsyan ederek çarptım camı kudretli bir hırsla. Ağzımda bir küfürle indim merdivenleri ikişer ikişer Açıp kapıyı bağırmak , haykırmak istiyordum sıkıntımı. Sonra vazgeçtim . Ağır bir duyguyla sakladım bütün acılarımı. Yeter artık fazlaydı bana bu sıkıntı , fazlaydı… Fazlaydı üstümdeki yük . Taşıyabileceğimden çok fazla… Çok sertti bana yapılan bu hareket kaldıramadım. Benim için fazla güçlüydü zaman başa çıkamadım. Uzandım yatağıma yumdum gözlerimi. Gömdüm başımı yastığa , boşalttım kafamdakileri Düşünmedim çevrimi , unuttum kalbimdekileri Bıraktım kendimi anılarıma , daha fazla dayanamadım. |