İNCİR AĞACI VAR MIYDI ?
İNCİR AĞACI VAR MIYDI ?
Bir çocuk vardı İki katlı ahşap evde Bir ev ki Altı ahır Bir ev ki Dört odalı Eşyaları Darmadağınık Bir çocuk vardı Önünde geniş bir avlu Etrafında ağaçlar Ve bahçe Çimenlerle kaplanmış Gelip gitmekten bir toprak yol olmuş Toprak yollu evde Gözleri kara kara Saçları sarı sarı Kısacık Elleri mini mini O evdeki çocuklardan biri Sadece biri Gözlerinde yok bir endişe Belki de var Şen mutlu Ve o kadar habersiz Belki de habersiz Bu ağaç dipleri onun Bu solgun elbise onun Bu çayırlar onun Bu yorgun ana Bu fedakar baba onun O sövme bilmez O şeytanlık bilmez O haksızlıkta bilmez O dünyasının dışındaki İnsanlara karşı Biraz ürkek O büyüyor büyüyecek O okula başladı Biraz tembel öğretmenlerince Sınıfını geçti Kalma kanunu olmadığından O yıl Babası başka okula getirdi Yeni yapılmış Kendilerine çok yakın bir okula Sevmemişti öğretmenini Hiç ama hiç Benzemiyordu eski öğretmenine Ayırım yapıyordu İkinci sınıfa gelmişti Okumayı bilmiyor Çalıştı çok çalıştı Ablası çalıştırdı Babası çalıştırdı Okumayı öğrenmişti Ve o yıl Gerçekten bilerek geçmişti Geçmişti sınıfı Üçüncü sınıfta aynı öğretmen gelmişti Sarı saçları kumrala dönüşmüştü Dikkatle bakılınca gözlerine kara mı kahverengimi Diye şüpheye düşülüyordu Cumhuriyet bayramıydı Öğretmeni bayramı nasıl geçirdiğini yazmasını istedi Yazmıştı nasıl geçirdiğini Okudu öğretmeni Sordu sen mi yazdın Kendi yazmıştı Kim yazacaktı Ben yazdım dedi Öğretmen sen yazmadıysan söyle dedi Ben yazdım dedi Ben yazdım Öğretmen inanmamış gibi bakıyordu Bulutlara bakardı Her bulut yanından Bir anlam çıkarırdı Konuşurdu bakardı Sacda yapardı Annesi ekmeği Islanmamış ekmeği ısırır Meydana gelen şekillere Benzetme yapardı Nedenlerle niçinlerle Doluydu içi Nedenleri niçinleri sorardı Hep büyüyünce öğrenirsin Derlerdi . . . Büyüyünce öğrenecekti Çok rüya görürdü Belki de çok hayal kuruyordu Yavaş yavaş alışacaktı Bahçeci hayatına O bir bahçeci kızıydı Toprağı olmayan Ağanın kızıydı O bütün engelleri yıkmak isteyen Çocuklarını en iyi şekilde Yetiştirmek isteyen Kaderin peşlerini bırakmadığı Bir ananın bir babanın çocuğuydu Alışmalıydı Dokuz yaşını o yıl bitirmişti Bu bahçeden gitmeleri gerekiyor Tabi ki başka bir bahçeye İki yaşındayken geldikleri Bu bahçeden Sonra ne olacaktı Hiç . . . Bu bahçeden çıktıkları gibi Önce eşyalarını Sonra çiçeklerini Götüreceklerdi Bir başka bahçeye Belki de böyle olmayacaktı Okuyacaklardı hepsi Engelleri aşarak Kim bilir Nasıldır bu yeni bahçe Var mıydı ? Yine portakal ağaçları Ekecek miydi babası gene Patlıcan Turfanda yetiştirebilecek miydi? Ya pırasa Cinli perili var mıydı ? Yine incir ağacı Bahçesinin ortasında mıydı evleri . . . 17 KASIM 1975 JALE KESKİNKILIÇ |