Uçuk düşler…Özlem idi ve kendi gibi esmerdi zulasına ayırdığı geceleri iskifleyen zehir/ zemberekti kaderi. derin hüzünlere yenik düşerken çelimsiz bedeni loş ay ışığının karaltısında kurumuş dudaklarından çaresiz öperdi kadının yalnızlığında kahrolurken adam. ağlarken gözyaşlarını gizlerdi odasının duvarlarından… volkanlar patlardı ücralarında oluklarından akan gözyaşlarından serçeler susuzluğunu giderirdi sunaklarının ağlaşırdı kumrular oluklarında gözyaşlarının. kulakları tırmalardı yalnızlık yankılanan boş odasında. ve; düşlerinde bir bayan bayanın ellerinde umut ağartısı şafaklar düşerdi parmaklarından, yarılırdı güneş gece karanlığından. kadın terkederken adamı usanmadan beklerdi inatla döneceği güne kadar kadının topuk izlerinde adam. ebabil tüneyen bakışlarında umutlarını büyütürdü . yedi renge boyanırdı gökyüzü ardından silinirdi kabuslar gün doğarken gecenin kızıllığından gülümser güneşe adam. adamın sıcak dudaklarında iken kadın gecenin mateminde kaybolurdu pembe düşler…. İbrahim ALTIKULAÇ “Senin Uğruna” |