Gözlerindeki Nakışlarla Donat Saraylarımı
Yüreğime düşen bedelsiz çıngılarla aldın beni türkü gözlerine
Derin fallar açtın merhaban ile, yangınlarla kapandım dizlerine Gök gözlerine yürüdüm yıllarca, ağladım göğsünün gizlerinde Uzun bir yolculuktu sevdan, saklandım bazen eşsiz incilerinde. Hangi zamanın diliminden geldin, dokundun ellerinle bu bedene Hangi düşlerin içinden çıkıverdin, usul usul yürüdün ta iliklerime Kimi gündüzüm oldun, kimi gecem, işledin sevdanla hecelerime Çözüldü buzlarım, coştu denizlerim, her an aktın ozan düşlerime. Tükense de ahir ömrüm, göğsündeki Ummanlarda uyuyacağım ben Karışsam da rüzgârlarına, bakışlarının yeliyle üşüsem de derinden Engin yüreğinin tavlı ovalarında baharları bekleyeceğim bir tanem Yüreğinin bakir ormanlarında kutsal bir dünya kurdum sevginden. Uğruna yanıp küle dönüşsem, sen olacaksın kavgamın sevgi kılıcı Bir menekşenin tomurcuğunda saklayacağım özlem dedikleri acıyı Her batan güneşte içleneceğim, doğan her şafağa asacağım sancıyı Ilık bir mevsimin gülü olacaksın ruhumda, tatmayacağım yanılgıyı. Gözlerindeki nakışlarla donat saraylarımı, özlem olsa da sebebim Her gün yeniden aşk olarak dol odama, doğmasın isterse güneşim Süzül gecemin çırılçıplak düşlerine, yanık yüreğime ol merhemim Firari et aklımı, yokluğunun gurbetinden alıp başımı nereye gideyim. Göğsümün püskülünde sevdan, uyusam hep seninle, birlikte uyansam Kutsal bakışlarında vefa, ormanları kıskandıran bakışlarına sokulsam Künyemdeki aşksın, ölüm nereye düşer sorma, cehennem olup yaksan Adını usuma kazımışım, cürümünü de severim, beni onunla da sarsan. Selahattin Yetgin |